Bazıları anlamamakta ısrar ediyor!
İşgal altındaki Filistin topraklarında yaşanan sorun Filistin devletinin yokluğu değil, Siyonizmdir. Siyonizmin ırkçı, dışlayıcı, soykırımcı, vahşi ve insanlık dışı ideolojisi mevcut rejimde yaşayan insanlarda yaşamaya devam ederse ve bu zihniyet en vahşi yöntemlerle Filistinlilere dayatılmaya devam edilirse, Filistin devletinin ne faydası olacak?
Bu ideoloji, Filistin'deki Yahudilerin ırksal üstünlüğünü ve egemenliğini, dini temellere dayandırarak ve elbette toprağın yerlilerine rağmen vardır. Bunu başarmak için milyonlarca Filistinlinin sürgüne zorlanması ve yüz binlerce kişinin öldürülmesi, yaralanması veya hapsedilmesi, işgal altındaki topraklarda tarih ve kültürün imha edilmesi gerekiyordu.
Siyonizm ortadan kaldırılmazsa ne iki devlet ne de bir devlet çözüm getirmeyecektir.
Siyonizm, insana, çevreye, kültür ve tarihe düşman, yalan ve çarpıtma üzerine tezler oluşturma konusunda uzman, “soykırım mağduriyetini” bir endüstriye dönüştürecek kadar materyalist, çıkarları için kendileri dışındaki dünyayı ateşe vermekten çekinmeyecek derecede psikolojik olarak klinik vakadır.
İşgal rejimi Miras Bakanı Amichai Eliyahu, 5 Kasım'da Gazze'ye nükleer bomba atmakla tehdit ettiğinde, birçok kişi tarafından yalnızca “uygunsuz dili” nedeniyle kınandı, eylemin kendisi için değil. Evet, bazı işgal rejimi yetkilileri de Eliyahu'yu eleştirdi, ancak nükleerin yıkıcı etkisinden, dünyaya ve çevreye verebileceği büyük zarardan dolayı değil yalnızca uluslararası alandaki itibarlarına zarar verdiği için tepki gösterdiler.
Yani mesele insanlık değil, dünyada meydana gelebilecek büyük tahribat değil apartheid rejiminin “demokratik itibarı” idi.
Zaten Siyonist kafa bu tip konularda çok da insani düşünmez.
Siyasetçilere, bilim adamlarına, yazar ve sanatçılara sırf işgal ve soykırıma karşı oldukları için suikastlar düzenlemekten çekinmeyen, kolaylıkla başka ülkelerin egemenlik haklarını çiğneyen işgalci terör çetesinden insanlık beklediğimiz yok; ama yine de nükleer konusu çok farklı bir şey.
Nükleer silahın bir kez ateşlenmesinden sonra bir kapının açılacağını ve bu kapının bir daha da kilit tutmayacağını herkes biliyor.
Siyonist terör çetesi yaklaşık 5 aydır tüm insani değerleri, tüm ahlaki değerleri ayaklar altına alarak bir soykırım, bir vahşet uyguluyor. Bu vahşet karşısında bile insanlığını kaybetmeyen, şerefli bir savaş yürüten bir İslami direniş var ki, bu çok kıymetlidir.
Oysa Siyonist işgal çetesinin birkaç gün zor durumda kaldığında bile nükleer silaha yöneldiğini tarihi kayıtlara bakanlar görecektir.
1973 savaşında Golan ve Sina’da zor durumda kalan işgalci teröristler Başbakan Golda Meir ve Dışişleri Bakanı Moşe Dayan’ın işbirliği ile nükleer başlıklı füzeler hazırladılar. Amerika ve Sovyetler bu hazırlıkları gördüler ve Suriye ile Mısır’ı geri çekilmeye zorladılar.
Demek istediğimiz şu:
Ortada psikopatlık derecesinde hastalıklı bir ideolojiyi bağlılarına pompalayan Siyonizm çirkefliği durdukça ne barış olur, ne çözüm olur ne de bölgeye huzur gelir.
Siyonizm imha edilmesi gereken bir mikrop, temizlenmesi gereken bir pislik yığını, itlaf edilmesi gereken bir kuduzdur.