İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü önündeki silahlı ve bombalı saldırıyı gerçekleştirenlerden birinin PKK üyesi olduğunun belirlendiğini açıkladı.
Aslında İçişleri Bakanlığının açıklamasından önce PKK/HPG eyleme katılanlar ile ilgili bazı ayrıntılar da paylaşarak saldırıyı üstlendi.
Yani saldırının gizemli bir tarafı yok.
Gizemli bir tarafı yok evet; ama saldırının yeri ve yapılış şekli üzerinde konuşmak gerekir.
PKK’nin “şehir eylemleri” konusunda beceriksiz olduğu bilinen bir şey. O yüzden de eylemler genellikle kırsalda gerçekleştirilir. Bir ara alfabede çok sayıda harf kullanarak ismi zikredilen kimi örgütler, çok sayıda sivilin ölümü ve yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı saldırı eylemleri gerçekleştirdiler, ormanların yakılmasını üstlendiler, toplu taşıma araçlarını yaktılar.
Bu eylemler siviller zarar gördüğünde PKK tarafından üstlenilmedi; ama gerek PKK gerekse de PKK yörüngesinde siyaset yapan parti ve kurumlar ortaya çıkan dehşetten de güvenlik zafiyetinden de faydalanmak için açıklamalar yaptılar.
İçişleri Bakanlığı bölgesine yapılan saldırı eylem yapma kabiliyetlerini büyük oranda kaybetmişseler de Türkiye’deki radikal sol grupların tarzını yansıtıyor. Tabii kullanılan ve kullanılamayan silahları göz önüne aldığımızda işin içinde en azından lojistik anlamda yabancı istihbaratların bulunduğunu da ifade edebiliriz.
Bu tip eylemler ses getirme amaçlı eylemler arasında zikredilir. Ama son dönemde gerek Türkiye içinde kırsalda, gerekse de sınır ötesinde PKK ve türevlerine ağır darbeler indiriliyor. Hatta sınırın oldukça ötesinde vurulan PKK hedefleri var. Kamplar durmadan savaş uçakları ve Silahlı İnsansız Hava Araçları ile vuruluyor. Hatta karadan kamplar basılıyor ve oralarda üsler oluşturularak silahlı örgüt mensuplarının geri dönüp kampları yine faal hale getirmesi engelleniyor. PKK yöneticileri “kafalarını çıkaramadıklarını” söylüyor, içinde bulundukları durumu izah ediyorlar.
Eylemin şekli PKK’nin Amerikan şemsiyesi altında Kuzey Suriye’de bir araya getirdiği radikal sol örgütlerden bir şeyler öğrendiğini ortaya koyuyor. Özellikle plastik patlayıcıların hem de büyük miktarda kullanılması Amerika’nın işin içinde olduğunu hissettiriyor.
Kullanılan aracın sahibinin infaz edilmesi ise saldırganlar açısından bir siyasi hareketi değil de mafyatik bir yapılanmayı çağrıştırıyor.
Saldırının artısı eksisi hesaplandı mı bilmem; ama bunun Türkiye’deki istihbarat ve diğer güvenlik unsurlarını harekete geçireceği muhakkak. Hem İbrahim Kalın’ın hem de Ali Yerlikaya’nın böyle bir saldırı bir daha olmasın diye kurumları teyakkuza geçirmeleri, PKK’nin siyaset, medya ve sermaye ayaklarına yönelik daha kapsamlı operasyonların olması söz konusu olacak.
Batı Avrupa solu, bir dönem eylem yaptığında siviller zarar görmüşse özür açıklaması yapardı.
PKK ise gerçekleştirdiği eylemlerde ise çok fazla sayıda sivil hayatını kaybetmesine rağmen böyle bir tavır sergilemedi. Ya “savaş ortamında olur öyle şeyler” dedi, ya ölen siviller için “hain” suçlamasında bulundu, ya da “yerel birimler inisiyatif kullanmış” diyerek işin içinden çıkma yolunu seçti.
Ankara saldırısı da PKK için belki ses getirdi; ama geride arabasını saldırıda kullanmak için gasp ederken infaz edilen 2 yıllık evli, 6 aylık çocuğu olan bir mazlum kaldı.