Hemen her sene mevsim sıcaklarından dolayı meydana gelen orman yangınları bu kez hem kapsamı hem uzun sürmesi sebebiyle gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Siyasetin, magazinin, medyanın maalesef bolca tepindiği bir alan haline geldi yangın haberleri.

Kimi gündem olmak istedi, kimi siyasi rant elde etmek için olmadık fırıldaklar çevirdi, kimi dezenformasyon için her imkanı kullandı.

Bu arada ormanını, bahçesini, evini kaybedenlerin içli ve samimi gözyaşları çok dikkati çekmedi.

Gerçekten de “ateş düştüğü yeri” yaktı.

Yangınlar çok sayıda ders verdi, ama anlayabilene…

Yangınla mücadele edenler bu devasa musibetle mücadele ederken nasıl dersler çıkardılar bilinmez; ama bizler, siyasetin ve medyanın ne kadar çok kirlendiğini gördük ve üzüldük. Ciddi anlamda yangın üzerinde tepinmenin, canını dişine takıp çalışanlara engel olmanın örneklerini bile gördük.

Orman yangınlarının küresel bir sorun olduğunu, önemli olanın “yangın mevsimlerinde” önlemleri artırmak ve hazırlıklı olmak gerektiği konusunda umarım ders alması gerekenler derslerini almışlardır.

Her sene yangınların başladığı zamanlarda mücadele araçlarının gündeme gelmesi kimseye de yanıp kül olan ormanlara da bir fayda sağlamıyor. Yangın alanlarının hızlı müdahaleye hazır hale getirilmesi, yayılımın önlenebilmesi ya da hızının azaltılabilmesi için yapılabilecek ön hazırlıklar vardır ve bunlar yangından çok önce yapılmalıdır. Şimdilerde bunların gündeme gelmesi her şeye rağmen önemlidir. Umarız bu düşünceler pratiğe geçirilir ve yangınların bitmesiyle beraber bir tarafa bırakılmaz.

Yangınlar karşısında Avrupa’dan hatta dünyadan yardım isteyenler de mevcut tabloya bakıp seslerini ona göre çıkarsınlar. Amerika’da bir aydır devam eden ve bir türlü durdurulamayan yangınlar karşısında herhangi bir tepki verebiliyorlar mı? Yani bazen elindeki tüm imkanlarla bile çaresiz kalabiliyorsun. İmkanları ve çalışmaları sorgularken yangına mı, söndürmeye mi katkı sağlandığı konusu ciddi biçimde sorgulanmalıdır. Ne iktidar çevrelerinin burnundan kıl aldırmadan “her şeyi yapıyorum” üslubu, ne de muhalefetin yapılanları bile gizleyerek “bir şey yapılmıyor” algısı oluşturma çabası doğru ve adil bir tutum değildir.

Tabii bir de Yunanistan’ın durumu var.

Bir anda birçok yerde çıkan yangınlar karşısında çaresiz kalan Yunan hükümeti, birlik üyesi olmasına rağmen AB’ye yaptığı yardım çağrılarının karşılığını alamadı. Bazı ülkelerin işe yaramaz ve demode malzemeler gönderdiği Yunanistan’ın birçok kez savaş durumuna geldiği Türkiye’den yardım istemek zorunda kalması nasıl izah edilebilir? AB üyesi ülkeler, en zor zamanlarında “bizim de ihtiyacımız var” diyerek Yunanistan’a yangın söndürme malzemeleri göndermedi.

Yangının bir dersi de dünyaya çok fazla umut bağlama konusunda…

Bir anda, seninle alakalı olmayan bir sebepten elindekinin hepsi gidebiliyor. Yemyeşil baharların kışa, meyve veren ağaçların küle dönebiliyor.

Biraz da kalıcı olana yatırım yapmak gerekiyor.