TSK tarafından düzenlenen operasyonlarda önemli isimlerini birer birer kaybeden PKK, bölgede kaosa neden olacak adımlar atmaya başladı.

Metina bölgesinde kurulan pusu sonucunda Peşmerge’ye bağlı Özel Kuvvetlere mensup 5 asker hayatını kaybetti, 4’ü de yaralandı.

Bu saldırı bölgede PKK’ye yönelik duruşun ve operasyon dilinin değişmesini beraberinde getirebilir.

PKK, ilk anda olayın bir hava saldırısı olduğunu iddia ederek “TSK operasyonu” söylemini yaymaya çalıştı; ama manzara dezenformasyon kaldıramayacak kadar netti.

Peşmerge Bakan Yardımcısı Serbest Lezgin, saldırının PKK tarafından gerçekleştirildiğini söyledi ve detayları paylaştı:

“Peşmerge güçleri bu bölgedeki köyleri korumak ve boşaltılmasının önüne geçmek amacıyla daha fazla organize olmak istiyordu. Bu amaçla harekete geçildiği an PKK’nin korkakça düzenlediği bir pusuya denk geldiler.”

“Köyleri korumak ve boşaltılmasının önüne geçmek” ifadesi önemli.

Kürdistan hükümeti yetkilileri PKK’nin bölgeye yerleşmesi ve silahlı faaliyetlerde bulunmasından dolayı 500’den fazla köyün boşaltıldığını ve insanların mağduriyet yaşadığını söylüyor.

PKK’nin resmi ve gayri resmi sözcüleri ise köylerin boşaltılmasının nedeninin TSK’nın bombardımanları ve bölgede yerleşme eğilimi olduğunu iddia ediyor.

“Dağdan gelenin bağdakini kovması” misali Türkiye içinde tutunamayan ya da rahat faaliyet gösteremeyen PKK’nin Irak Kürdistan’ı bölgesine girmesi, yerleşmesi ve girdiği yerleri “kendi egemenlik alanı” ilan etmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız.

Bölge halkı PKK’yi istemiyor.

Kürdistan bölgesel hükümeti PKK’yi istemiyor.

Türkiye’nin hava ve kara operasyonlarına neden olduğu için Irak hükümeti PKK’yi istemediğini söylüyor.

Ama PKK silahlı güçleriyle bölgeye yerleşiyor ve daha fazla köy boşaltılmasın diye çabalayan Peşmerge’yi “kendi bölgesine” girdiği gerekçesiyle vuruyor.

Küresel ya da bölgesel aktörler kabul etmediği sürece “kendi bölgesi” diye bir şeyin olamayacağını anlamıyor, anlamak istemiyor.

9 yıl kadar önce Diyarbakır/Silvan kırsalında 13 askerin hayatını kaybettiği bir PKK saldırısı olmuş ve aslında o olay “çözüm süreci” denen ucubenin çöküşünün ilk adımı olmuştu. Dönemin BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK’yi ve yaptığı eylemin meydana getireceği tahribatı sorgulayacağına örgüt sözcüsü gibi konuşarak saldırının olduğu bölgenin “PKK’nin etki alanı” olduğunu söylemiş ve asıl sorumlunun askeri, PKK’nin önüne atanlar olduğunu iddia etmişti.

Şimdi aynı dil Irak Kürdistan bölgesindeki kimi yerler için de söyleniyor ki, bunun sonu muhataplar açısından üslubun değişmesine yol açabilir.

Ne olursa olsun “Kürtler arası çatışma”ya sıcak bakmayan Mesut Barzani’nin bile sert bir dil kullanması sonrası ortaya çıkabilecek değişimleri PKK’nin okuyabildiğini sanmıyorum. Nitekim “Etki alanı” söylemi halen yürürlükte olmalı ki Metina saldırısı sonrası Sincar’da 3 Peşmerge mensubunun PKK’ye bağlı YBŞ tarafından kaçırılması ve Duhok’ta bir cinayet olayı vuku buldu.

Öyle görünüyor ki, PKK, Suriye’den sonra Irak’ın kuzeyinde de bir kaos ortamının oluşmasını ve bundan kazançlı çıkmayı umuyor. Ortaya çıkabilecek olan kaosun Kürdistan Hükümetinin tüm kazanımlarını ortadan kaldırma ihtimali PKK açısından çok da önemli değil. Aslında “Rojava” bölgesinde Barzani’ye yakın olan ENKS’yi uzun bir süredir oyalayarak çözüm aradığına ikna etmesi; ama bu arada ABD ve Rusya gölgesinde “etki alanlarını” genişletmesi farklı bir ajandası olduğunu anlamak için yeterli bir sebeptir.

Bölge dinamiklerini titizlikle hesaba katmadan atılan adımların beklenmedik sonuçlar doğurduğuna çokça tanık olduk. Şimdilerde devreye konulan PKK’nin “kaos politikasının” boynuna dolanacağını görmek için müneccim olmaya gerek yok. Çok fazla küresel aktörün yer aldığı Irak Kürdistan bölgesinde PKK’nin attığı adımların yalnızlaşma ve soyutlanmaya neden olabileceğini tahmin edebiliriz. Bunun sonucunda da hem Irak hem de Suriye’de “etki alanının” zayıflamasına neden olabileceği unutulmamalıdır. Önümüzdeki süreçte ABD’nin etkisiyle Kuzey Suriye’deki YPG yapılanmasının PKK’den ayrılması gibi bir dönemin başlaması ve Irak Kürdistan bölgesindeki “etki alanlarının” farklı güçler için “operasyon alanı” haline gelmesi şaşırtıcı olmayacaktır.