Bazı çevrelerin “ilahiyatçı” diye pazarladığı biri yine garip laflar etmiş.

İçki içmenin cezası yok.

Namaz kılmamanın cezası yok.

Başını örtmemenin cezası yok.

Yani demek istiyor ki, içki içebilir, namaz kılmayabilir, başınızı örtmeyebilirsiniz.

İddiasını ispat etmek için de “Kur’an’da bunların cezası yok” diyor.

“Peygamberin uygulamaları” diyorsun, “Doğru bir şekilde günümüze intikal etmedi” diyor.

Tamam, hadi Kur’an’ın beyanları üzerinden gidelim.

Allah içki içmeyi yasakladı, namaz kılmayı defaatle emretti, kadınların başlarını örtmesini ferman buyurdu.

Şimdi bu adam kılıklı diyor ki, “Tamam Allah emretti; ama yapmayınca da cezası yok, çünkü cezadan söz etmedi.”

Bakalım…

Kur’an’a göre namaz, imanla bağlantılı en önemli ibadet ve “içten yönelerek” “huşu ile” kılanı Allah’a yaklaştırıyor; ama haşa Allah “Kılmasanız da olur” anlamında bir cezai müeyyide belirlememiş, öyle mi?

Estağfirullah…

İçkiyi yasaklamış, hem de çok net ifadelerle…

“Ey iman edenler, içki, kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak şeytanın işlerinden olan pisliklerdir. Öyleyse bun(lar)dan kaçının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Maide/90)

Rabbimiz bu “şeytan işi pislik”ten uzak durun ki, “kurtuluşa eresiniz” diye buyuruyor.

Yani bu “pislik”ten uzak durmazsanız kurtuluşa eremezsiniz!

Kurtuluşa eremeyince de bir “pisliğe batacaksınız” ki buna da aslında “ilahi ceza” adı veriliyor.

Bir ayet daha…

“Gerçekten şeytan, içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin düşürmek, sizi, Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçtiniz değil mi?” (Maide/91)

Demek ki, bu “pislik” insanlar arasına “kin ve düşmanlık” sebebi oluyor, onları Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoyuyor.

Cinayetlerin, trafik kazalarının, taciz ve tecavüzlerin en önemli sebebi olduğu herkes tarafından kabul edilen bu "pislik" için Rabbimiz, “Artık vazgeçtiniz, değil mi?” diye buyuruyor.

Doğrusu bunca net bilgi ve delile rağmen “bu pisliği normalleştirme” çabalarını anlamakta da zorlanıyoruz.

Buyurun bir ayet daha…

“Onlar ki, yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor. Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır.” (Araf/157)

Demek ki ne imiş?

Peygamber, Allah’tan aldığı vahiyle insanlara “temiz şeyleri helal, murdar (pis) şeyleri haram” kılıyormuş.

Hepsi bir yana laik bir ülkede dünyevi olarak bu sayılan ilahi emir ve yasaklara uymamanın bir cezası yoktur.

Kur’an’da “şunların cezası yoktur” derken net olarak belirtilen cezaları kabul ettiğini mi sanıyorsunuz?

Mesela şu ayet…

“Hırsız erkek ve hırsız kadının, (çalıp) kazandıklarına bir karşılık, Allah'tan, 'tekrarı önleyen kesin bir ceza' olmak üzere ellerini kesin. Allah üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Maide/38)

Bir de şu ayet var…

“Zina eden kadınla zina eden erkekten her birine yüz değnek vurun. Eğer Allah’a ve o son güne inanıyorsanız, Allah’ın verdiği cezayı yerine getirirken onlara karşı yumuşamayın…” (Nur/2)

“Evli iken” zina edenlere uygulanan recm cezasını kabul etmiyorsunuz da o çokça şirinlik yaptığınız laik Kemalist sol liberal taifeye, Allah’ın, zina eden erkek ve kadına 100 sopa cezası takdir ettiğini söyleyebiliyor musunuz?

Siz cezayı yumuşatmaya çalışıyorsunuz; ama ne hikmettir ki, Allah “cezayı uygularken yumuşamayın” diye buyuruyor.

Bir yerlere şirin görünmeye çalışırken dini tahrif ediyor; ama bu arada da feci bir şekilde “pisliğe batıyorsunuz”, farkında mısınız?

İnanmayanların zaten Allah’ın, sınırlarını “Pis ve temiz” diye belirlediği şeyleri sorun ettiği yok.

Celal Şengör, merak edip kendi pisliğinin tadına bakmış mesela.

Sahi, sana göre açıkça belirtilmediği için Kur’an’da insan dışkısı yemenin de bir cezası yok, öyle değil mi?

Celal Şengör’e de bu bilgiyi sen mi verdin yoksa?