Yılbaşı için Mersin Büyükşehir Belediyesinin “şarap hediye etmesi” konusu çok tartışıldı. Öyle ya halka hizmeti konuşulması gereken bir yerel yönetim akıl ve beden sağlığı için zararlı olan bir şeyi “resmi olarak” hediye adı altında bazılarına gönderebiliyor.

Aslında CHP açısından bakıldığında tartışmaların bir anlamı yok!

Bu memlekette yılbaşının “nasıl kutlandığını” herkes iyi bilir.

Yılbaşı kutlayanlar için “işin ruhuna uygun olan nedir?”, diye düşünmüşler ve şarap hediye etmişler.

Bir süredir alkollü içecek satan yerlerin sahipleriyle bir olup eylemler yapıyor, alkol satış yasağının mağduriyetlere neden olduğunu iddia ediyorlar. Bu içeceklerin fiyatının yüksek olmasından dolayı sahtesinin yapıldığını ve sanki gerçeği öldürmüyormuş gibi sahtesinin ölümlere neden olduğunu söylüyorlar. Bunun sebebinin de yüksek vergiler olduğunu, vergilerin düşürülmesi gerektiğini savunuyorlar.

Alkol kaynaklı sorunlar herhalde hiç gündemlerine gelmiyor.

Haram olması, zararlı olması, ölümlere ve cinayetlere sebep olması, sarhoş ederek insanı rezil etmesi çok önemli değil. Çünkü alkol, bazıları için ideolojik bir hal almış, din dışılığın karşısında konumlanmanın göstergesi olmuş, sekülerliğin ifade biçimi haline gelmiştir.

Maalesef öyle.

Bundan 15 yıl kadar önce Üsküdar Belediyesinin sahil, park gibi halka açık yerlerde alkol tüketilmesine yönelik ceza kararına “bazıları” tepki göstermiş, “rakını al, sahile gel!” şeklinde protesto çağrıları yapılmış ve bir grup toplanıp belediye aleyhine slogan atmışlardı. “Üsküdar laiktir, laik kalacak!” sloganlarının atıldığı eyleme öncülük eden Kemalist gazetenin bir yazarı “Böyle bir yasak laikliğe aykırıdır” diye bir açıklama yapmış, ardından protesto kapsamında kadeh kaldırmışlardı.

Genelkurmay Başkanının “Cumhurbaşkanı adayı olacak kişi sözde değil özde laik olacak” dediği bir dönemde laiklik ve alkol arasında kolaylıkla bir bağ kurulabiliyordu.

Ama bu son olayda CHP’lilerin başkanlarını savunmak için ellerinde farklı argümanların da olduğunu öğrendik.

CHP Mersin Milletvekili Cengiz Gökçe'den meseleyi izah eden açıklamalar geldi. Şarapların Silifke ilçesinde yetiştirilen Patkara üzümlerinden olduğu ve kadın kooperatifleri tarafından imal edildiğini ifade etti.

Gökçe, "Türkiye'de yetişen ürünleri ve kadın emeğini koruduğu için" Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer'e de teşekkür etti.

“Alkollü içkinin savunması yapılır mı?” diye şaşırmayın. Değer yargılarınızı, inancınız, gelenekleriniz, kültürünüz değil de ideolojiniz ve bazı değerlere olan düşmanlığınız belirliyorsa böyle şeylerle karşılaşmanız kuvvetle muhtemeldir.

Kurnazlığa bakar mısınız?

“Türkiye’de yetişen ürün” diyerek “Yerli ve milli” vurgusu yaparak, aklınca milliyetçi-muhafazakar kesime feci bir gol attı.

Bir de “kadın emeği” dedi ya artık akan suların durması lazım!

İstanbul Sözleşmesi denilen rezaletle aile kurumuna dinamit sokan AK Parti hükümetinin oluşturduğu tahribat üzerinden değerlendirme yapıyor ve söylediğinin nereye uzandığını çok iyi biliyor.

Normalde meşru ve insanlığa faydalı yollarda işleyen her emek kıymetlidir, bunun kadın ya da erkeğe ait olması bir şeyi değiştirmez. Ama CHP’li vekil, “Kadının beyanı esastır” üzerinden hukuka şekil verilen, adaletin ayaklar altına alındığı bir ortamda emeğe değil “kadın emeğine” vurgu yaparak tabiri caizse “maça avantajlı başlamak” istiyor.

Bu arada çok kötü de bir yol açtı CHP’li vekil.

Yarın birileri de çıkıp “Türkiye’de yetişen ürünlerden imal edilmiştir” dese, “kadın emeği” dese ve “Kenevirden, haşhaştan” yapılan uyuşturucuları serbestçe satmak, hediye etmek istese kim karşı çıkabilir?

Esrar uyuşturuyorsa alkol uyuşturmuyor mu?

Esrar zararlıysa alkol zararlı değil mi?

Neden şarap üreten kadınlar saygıdeğer olsun da esrar üretenler saygıdeğer olmasın?

Oysa ikisi de zehir, ikisi de zıkkım, ikisi de haram!

İnsanları zehire, harama teşvik etmeye, “yerli” diye “kadın emeği” diye bu zehri, bu uyuşturucuyu, bu ocak söndüren zıkkımı, normalleştirmeye, masumlaştırmaya hakkınız yok!

Harama bulaştığınız gibi başkalarını da bulaştırarak günah yükünüzü artırmak, sizi geri dönüşü olmayan felaketlere, her şeyin hesabının görüldüğü “zorlu günde” büyük hasret ve kederlere sürükleyecek.

Yol bitmeden, sayılı nefesler tükenmeden tevbe edip Rabbinize yönelin!