Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkiliyor; ama Avrupa’yı ciddi biçimde vuruyor. Amerika’daki yüksek vaka ve ölüm oranlarından, Çin’in rakamları gizlediğinden, Şili ve Ekvador’da çürüyen cesetlerden söz etmenize gerek yok, çünkü bizim kastımız rakamlardan çok değerlerin ölmesidir.

Rakamlar konusunda da çok iyi durumda oldukları söylenemez.

Asıl üzerinde durulması gereken konu huzurevlerinde, bakımevlerinde bulunan yaşlıların tedavi edilmeyip ölüme terk edilmesi…

Ardı ardına İspanya, Fransa ve İtalya’dan bu yönde itiraflar geldi.

İtalya’da koronavirüs salgınına karşı en önde mücadele eden doktorlardan biri olan Christian Salaroli’nin itirafı dehşet verici: “İyileştirmek için hasta seçiyoruz. 80 ila 95 yaşındaki bir kişi ağır bir solunum rahatsızlığıyla gelmişse büyük ihtimalle tedavi etmiyoruz. Bunlar korkunç sözler ama maalesef doğru”

İngiliz The Guardian gazetesi, ülkedeki huzur evlerinde korona virüs salgını nedeniyle bine yakın yaşlının hayatını kaybetmiş olabileceğini iddia etti. Gazete huzur evlerinde salgın nedeniyle gerçekleşen ölümlerin kayda geçmediğini de belirtti.

Fransız milletvekili Eric Ciotti, sağlık destekli yaşlı bakım evleri EHPAD’larda kalan Covid-19 hastalarının "ölüme terk edildiğini" ifade ederek öfkesini dile getirdi.

Fransız yetkililerin Cumartesi akşamı yayınladığı rapora göre, o güne kadar ülkedeki yaşlı bakım evlerinde kalan 4 bin 889 kişi koronavirüsten hayatını kaybetti.

İspanya Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, İspanyol askerlerin ülkedeki birçok huzurevinde kalan yaşlı insanları terk edilmiş halde buldukları, bazı huzurevlerinde kalanların ise yataklarında cansız bir şekilde bulundukları duyuruldu.

İşte Avrupa’nın manzarası bu!

Mesele ölü sayısından çok yaşlı nüfusa karşı olan tutum.

İster kabul etsinler ister etmesinler Avrupa nüfusu yaşlı. Şimdiye kadar çok övündükleri sosyal güvenlik sistemlerinin, sağlık sistemlerinin böyle bir kriz karşısında ne kadar dayanaksız olduğu ortaya çıktı.

Aynı zamanda değerlerine sahip çıktıklarına dair iddialarının da doğru olmadığı…

“2. Körfez savaşı döneminde Amerika’nın başında George W. Bush vardı ve tüm dünyayı arkasına almak istiyordu. Avrupa’da iki büyük güç olan Almanya ve Fransa, Amerikan taleplerine soğuk baktılar. Fransa’da Jacques Chirac, Almanya’da Gerhard Schröder gibi güçlü liderler vardı ve bunlar “Avrupa idealine” değer veriyorlardı. Dönemin Amerikan Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, onlara ağır suçlamalarda bulunmuş ve “Yaşlı Avrupa” demişti. Chirac’ın büyük silah üreticilerinin adamı olan Rumsfeld’e cevabı ise “Yaşlı değil Bilge Avrupa” şeklinde olmuştu.”

İsterseniz biz de “Yaşlı Avrupa” demeyelim; ama şu net bir şekilde ortada ki Avrupa, Koronavirüs karşısında “bilge”liğini bir tarafa bırakıyor. Bu da Avrupa’nın ölümü demek.