Büyük bilge Farabi ne güzel söylemiş: “Önce doğruyu bilmek gerekir. Doğru bilinirse yanlış da bilinir; ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz.”

Tabii Farabi kötü niyetin olmadığı, normal insani bir durum için yapmış bu yorumu.

Vicdanlar karardığında, tek belirleyicinin nefret ve düşmanlık olduğu zihin yapısında kavramlar ve anlamları bir şey ifade etmez.

Asıl meseleye gelmek istiyorum.

Peygamber Sevdalıları, uzun bir zamandır “Siyer Sınavı” adında bir organizasyona öncülük ediyorlar.

Aslında süreçteki hızlanma 2006’da Aziz Peygamber’e hakaret karikatürlerine gösterilen tepkilerle başladı.

Dalga dalga ülke çapına yayılan Mevlid etkinleri son zamanlarda farklı coğrafyaları bile etkilemeye başladı.

Müslümanları siyeri okumaya teşvik için yerel bazda bazı merkezlerde “Siyer sınavı” yapıldı.

Önce Peygamber Sevdalıları Platformu, ardından da Peygamber Sevdalıları Vakfı kurularak daha fazla yere ve kişiye ulaşılması hedeflendi.

İyi şeyler yapıldı, yapılıyor. Ama bazıları son birkaç yıldır bu güzel organizasyona çamur atma, kimi yerleri harekete geçirme, çalışmaları kriminalize etme çabasına girişti.

Karanlık odaklar, solcu olduğunu iddia eden neo faşistler, hiçbir şartta değişmeyen Kemalistler…

Bakın bir gazete (Cumhuriyet) konuyu şu şekilde taşıdı sayfasına:

“Eğitim alanını adım adım dinci dernek ve vakıflara emanet eden Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), tepkilere karşın Hizbullahçı gruplardan vazgeçmiyor. Bakanlık, birçok dernek, vakıf, kurum, kişi ve kuruluştan oluşan platformun içinde Hizbullah örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiği gerekçesiyle kapatılan derneklerin olmasını da görmezden geldi. MEB’in, her şehirde farklı bir isim ile örgütlenen gruplara il milli eğitim müdürlükleri üzerinden izin vererek okul kapılarını açtığı belirlendi. Hizbullah’a yakın gruplar, MEB desteğiyle 2 Şubat’ta 81 ildeki okullarda siyer (peygamberin hayatı) sınavı düzenleyecek.”

Haberden ilk etapta şu iki şey anlaşılıyor.

-Milli Eğitim Bakanlığı organizasyonun içinde hatta “vazgeçmediğine” göre asıl aktör.

-Destek veren dernekler daha önce “Hizbullah örgütünün amaçları doğrultusunda hareket ettiği” gerekçesiyle kapatılmış…

Bilgiler doğru değil. Haberin veriliş tarzına ve daha önceki haberlerine baktığımızda ise gazetenin doğrunun peşinde olmadığını, aksine suçlama ve hedef gösterme ile bu “hayırlı” organizasyona engel olma amacı taşıdığını söyleyebiliriz.

Zaten hiçbir zaman iyiliğe, ıslaha, ahlaka, yardımlaşmaya taraf olmadılar.

MEB, birçok kültürel faaliyette olduğu gibi sahip olduğu mekanların hafta sonunda talep üzerine kullanımına izin veriyor.

Kaldı ki, “Siyer dersi” resmi olarak zaten var ve okullarda “seçmeli ders” kategorisinde bulunuyor.

Gelelim destek veren dernekler ile ilgili iddiaya…

Kapatılan dernek ya da derneklerin yeniden açılması söz konusu olmadığına göre böyle bir etkinliğe destek vermeleri de mümkün değil.

Ama dedik ya amaç suçlamak ve hedef göstermek diye.

Daha ilginç bir şey söyleyeyim.

Dernekleri kapatanlar ile Ergenekon operasyonunu yapanlar ve bu arada mezkur gazetenin yazarlarını hapse atanlar aynı kişilerdi.

Dernekleri kapatanların delil ihdas ettiklerinden, hukuk dışı yollara başvurduklarından ve bundan dolayı verilen kararların bozulduğundan söz etmeye gerek yok, çünkü “idrak yolları kapalı” olanlara ne anlatsan boş!

Dertleri hukuk, ahlak, kültür değil!

Peygamber aleyhissalatu vesselamın anlatılmasından, tanıtılmasından, sevilmesinden rahatsızdırlar.

Halkın inanç değerleriyle buluşmasından, neslin korunması çabalarından rahatsızdırlar.

Rahatsızlıklarının artması iyi yolda olunduğunu, hayırlı hizmetler yapıldığını gösteriyor.

Kötülüğü, ahlaksızlığı, yalanı yaygınlaştıranlara karşı, aileyi ve nesli tahrip etme hevesinde olanlara karşı bir tepkileri de rahatsızlıkları da yok!

İşte bu yüzden Peygamber Sevdalıları Vakfı ve yaptıkları önemlidir.