Çocukların camiye gitmesi CHP Manisa milletvekili Bekir Başevirgen'i rahatsız etmiş.
Milli Eğitim Bakanlığı onayı ile Server Gençlik ve Spor Kulübü tarafından başlatılan 6-13 yaş aralığındaki çocuklarla “Haydi Çocuklar Camiye” etkinliği gerçekleştirilecek. Meclis'te konuyu Milli Eğitim Bakanına soran CHP'li vekil Başevirgen, çocukların camiye gitmesini 'etkinlik adı altında ideoloji empoze edilmesi' olarak değerlendirmiş.
Aslında hiç şaşırmadık.
Ortada bir zorlama, veliden izinsiz bir etkinlik yapma durumu yok!
Çocuklar camiyi tanısın, sevsin, namazın ne olduğunu görüp sorsun amacıyla düşünülmüş iyi bir etkinlik…
Kaldı ki, Müslüman bir memlekette yaşıyoruz ve şunu da iyi biliyoruz ki, namaz kılmayan velilerin çoğu bile çocuklarının namaz kılmasını ister.
CHP milletvekili ise takip ettiği düşünce geleneği dolayısıyla yapması gerekeni yapıyor.
Parti üst yönetiminin “Seçim dönemidir, biraz daha hassas olun” uyarıları bir fayda sağlamıyor ve vekillerden “beklenen” tepkiler birbirini takip ediyor.
Önce Öztürk Yılmaz çıkıp “Türkçe ezan” dayatmasını savundu, şimdi de bir dönem Atatürkçü Düşünce Derneği üyeliği yapmış olan Bekir Başevirgen çocukların camiye götürülmesini “ideoloji empoze edilmesi” olarak tarif etti ve tepki gösterdi.
Etnik milliyetçiliği ve asimilasyonu içeren “Andımız” adı verilen metnin çocuklara zorla okutulmasını savun; ama isteğe bağlı olarak camiye gitme etkinliği için “ideoloji empoze edilmesi” ifadesi kullan…
Dedik ya şaşırmadık diye…
Biz bu zihniyeti biliyoruz.
Bu memlekette Ezan-ı Muhammedi aslına göre okundu diye çok sayıda kişi cezalandırıldı ve zindana atıldı.
Ama sanırım namaz meselesine ayrı bir parantez açmak gerekmektedir.
Bediüzzaman Said Nursi ve yaşadıkları üzerinden…
Yıl 1918… Rusya`daki esaretten kurtulan Said Nursi, İstanbul`a gelmiştir.
Tanin Gazetesi olayı okurlarına şöyle duyurmuştu: “Kürdistan ulemasından olup talebeleriyle beraber Kafkasya cephesinde muharebeye iştirak eylemiş ve Ruslar`a esir düşmüş olan Bediüzzaman Said Kürdi Efendi ahiren şehrimize muvasalat eylemiştir.”
Said Nursi geldikten yaklaşık 4 ay sonra İstanbul, İngilizlerin işgali altına girmiştir. Üstad`ın işgale ve işgalciye gösterdiği sert tepki “Anglikan kilisesine verilen cevap”ta net olarak görülebilir.
Ankara hükümeti halk nezdinde büyük prestij sahibi olan bu alimi Ankara`ya davet eder.
Davet edenler bizatihi Mustafa kemal ve Fevzi Çakmak`tır.
Üstad önce geri çevirir; ancak davet edenler ısrarlı olunca gelmeyi kabul eder.
1922`de Ankara`ya gelen Said Nursi, istasyonda içlerinde milletvekillerinin de bulunduğu bir topluluk tarafından karşılanır. Meclise davet edilir, alkışlarla kürsüye çağrılır ve dua etmesi istenir.
Üstad kaldığı kısa süre içerisinde milletvekillerinin durumundan rahatsız olur. Birçok vekilin namaz kılmadığını görünce 10 maddelik bir yazı yazar ve özellikle namaz konusunda uyarılarda bulunur. Yazı çoğaltılır ve dağıtılır.
Olumlu neticeler alınmaya başlanır ve 60 kadar vekilin namaza başladığı anlatılır. Meclisteki küçük mescidin büyütülmesi ihtiyacı ortaya çıkar.
Her nedense bu durum Mustafa Kemal`i rahatsız eder. Bir tartışma yaşanır.
Olay Tarihçe-i Hayat kitabında şöyle anlatılır:
“Bir gün divan-ı riyasette, elli-altmış mebus içinde, karşılıklı fikir teatisinde, M. Kemal Paşa, ‘Sizin gibi kahraman bir hoca bize lazımdır. Sizi, yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilaf verdiniz` der. Bu söz üzerine, Bediüzzaman, birkaç makul cevabı verdikten sonra, şiddetle ve hiddetle iki parmağını ileri uzatarak, ‘Paşa, Paşa! İslamiyette, îmandan sonra en yüksek hakîkat namazdır. Namaz kılmayan haindir; hainin hükmü merduddur` der."
1922`de “namazla aramıza ihtilaf verdiniz”, diyen Mustafa Kemal ve 2019`da namaz için “ideoloji empoze etmek” diyen CHP vekili…
Şaşırmadık değil mi?