Sokrates: “Her insanın bilgiye ve erdeme ulaşabileceğini, iyi bir dünyanın olabilmesi için bilgiyle yaşamanın en doğru çıkış yolu olduğunu ve insana için en büyük kötülüğün bilgisizlik olduğunu” söyler. Bu bağlamda bir insan düşünün, bilgi ve erdemin semtinden doğru dürüst geçmemiş, kitap okumamış, okumuşsa bile okuduğunu anlamamış, eğri oturup şaşı bakmış, derunilikten uzak yüzeysel bir okuma yapmış, ancak medeniyetten ve kültürden nasibini almamış, bilgi sahibi olmuş, ancak bilge olamamış; dahası bilgiyi kategorize etmediği için devamlı bilgi kirliliğine boğulmuş tipler, neyin mücadelesini niçin verdiğini de hiçbir zaman anlayamamıştır. Reseptörlerini kapatıp dış dünyayla olan ilişkilerini minimize edenler algı yöneticiliği ve manipüle edilmeye daha yatkındırlar.
Kur’an’da geçen Firavun’un sihirbazlarıyla Hz. Musa arasındaki olay, manipülasyonun ve algı yönetiminin siyasal otoriteler tarafından kullanılıyor oluşunu belgelemesi açısından önemlidir. Olay bize halkın gözünün boyanması için siyasal otoriteye hizmet eden bir sihirbazlar zümresi olduğunu gösteriyor. Firavun kendi otoritesini tahkim etmek için sihirbazlara halkı yanıltma, aldatma görevi vermişti. Sihirbazlar, hünerlerini kullanıp Firavun’un yanında bir statü ve nimet sahibi olmak istiyordu. Firavun da eğer başarılı olurlarsa onları kendisine yakın olanlardan sayacağını söylemişti. Nitekim belirlenen gün gelip çatmıştı. Sihirbazlar ve Musa(a.s) halkın önünde karşılaştılar. Bu bir çeşit düelloydu. Ancak bilindiği gibi, Firavun’un adamlarının sihri hakikat karşısında bir işe yaramamıştı.
“Deki: Hak geldi, batıl yok oldu. Muhakkak ki, batıl yok olmaya mahkûmdur.” ( İsra:81.ayet)
Firavun’un zorba yönetimini sürdürmek için sihirbazlardan yararlanma ihtiyacı; zulme, adaletsizliğe ve sömürüye dayalı siyasal sistemlerin bunu devam ettirebilmesi için halkı yanıltmalarının, aldatmalarının gerekli olduğu bilincinin çok eskilere dayandığını göstermektedir.
Günümüz dünyasının siyasal sistemlerin sihirbazları rolünü üstlenen gazeteciler olsa gerek. Para tektanrıcılığında birleşip bir leşe dönüşen kalemşorlar, yaptıkları asparagas haber ve yanlış yorumlarla halkları manipüle edip bir çeşit algı yöneticiliğinde bulundukları yadsınamaz bir hakikat olarak karşımızda durmaktadır. Hakkı söyleyen bilgili ve yetkin kişiler ise ya siyasal otorite tarafından devşiriliyor ya da çeşitli yollarla susturulmaktadır.
Diktatörlerin temel stratejisi korkutmak ve baskı uygulamak olsa da siyasal otoritenin halkın desteğine sahip olma isteği ya da halkın tepkisini çekme korkusu, onları halkın algısını yönetme konusunda hepten duyarsız kılmamıştır. Bunun tek örneği elbette ki Firavun ve sihirbazları değildir.