Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinden başlayıp yeni kurulacak laik ve modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kilometre taşlarını döşeyen, hem Müslüman görünüp Siyonist Yahudilere hizmet eden, Müslümanlara kabalist düşüncelerini dayatan, öte yandan kendisine intisap edenleri ikna ederek Yahudi-İslam tarikatını kuran, bu tarikat üzerinden nesillerin zihnini bulandırıp ifsat eden, Sabetay Sevi’nin bir gerçek Mesih olduğuna inanan bir kitle varlığını sürdürüyordu. Bunlara Sabetayist ya da Türkiye’de bilinen adıyla “Dönme Yahudiler” de denilmektedir. Sabetayist dönmeler, sürdürdükleri gizli kapaklı işler dolayısıyla sayısız komplo teorilerinin hedefine girmişlerdir. Bu nedenle tarihlerini mercek altına alarak hakikati açığa çıkarmak oldukça zordur. Bununla birlikte Sabetayistler, Yahudilik bünyesinde ve dışında öylesine çok akımla özdeşleştirilmişlerdir ki ayrıntılardan asıl olanı yakalamak mümkün değildir.
Sabetayistlerin, laisizmin kaynağını oluşturdukları yönündeki görüş de taraftar bulmaktadır. Yahudi fıkhı yazarı Gershom Sholem, lasizm temelli Yahudi Islah Hareketi “Haskala’nın kurucularının Sabetayist olduklarını ileri sürmektedir. Elbette Sholem’in bu söylediklerindeki doğruluk, belli bir kuşkuyu da barındırmaktadır. Öte yandan Haskala’nın kurucularının Sabetayistler gibi her aşamadan geçtikleri de söylenebilir. Haskala ve Sabetayistler arasındaki ortak özellikler bundan daha fazladır. Yahudi ıslah hareketinin yolları bir ölçüde ateizmle kesişmekle birlikte Yahudi kimliğine sadık kalmışlardır. Bu açıdan bakıldığında, kurucularının Siyonizm temelli modern politikalarını geliştirirken, ilk etapta laisizm ilkelerini benimsediklerini söylemek yerinde olur.
Haskala’nın temsilcilerinden bir bölümü, Yahudiliklerini kati suretle inkâr ederek Hıristiyan olmuşlardır. Bu bağlamda Sabetayistlere olan benzerliklerinden dolayı Jacob Frank özellikle not edilmelidir. Franc da Sevi gibi, laisizmin ön plana çıktığı birçok komplo teorisinin merkezinde yer almaktadır.
Sabetayistler, dışarıya karşı sergiledikleri görüntüde bir Müslüman gibi yaşamışlar, ancak gizli olarak Yahudilik dininin gerekliliklerini yerine getirmişlerdir. Kaldı ki asimilasyon, varlıklarını sürdürmelerini sağlayan esas etkendi. Bunun yanı sıra Osmanlı vatandaşı olmaları onlara birtakım kolaylıklar da sağlıyordu. Zira Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde Müslüman olarak kabul görüldüklerinde, vergi muafiyeti ya da indirimden faydalanmaları mümkündü. Bunun yanı sıra, dinini değiştirmelerinin sayesinde tanımlanan “millet” kavramından da kendilerini uzak tutabiliyordular. Bunun gibi avantajları muhafaza edebilmek adına gizlilik unsuru Sabetaycılar için hayati önem taşıyordu. Gizlilik, Osmanlı otoriteleri için geçerli değildi. Zira dinini değiştiren “Dönme” Yahudiler, Yahudi din seçkinlerinin de gazabına uğramaktan korktukları için İslam ile Yahudilik arasında bir yol tutturmuşlardı. İslam'a darbe vurmak için pusuda yatıyorlardı.
Dönme, farklı şekillerde isimlendiriliyordu. İbranicede ‘inananlar’ anlamına gelen ‘Manimin’ ya da Arapçada ‘ Dönme' olarak tanımlanan ‘Avdeti’ olarak anılıyorlardı. Merkezleri Selanik olan Sabetaycıların Dönme geleneğinde üç mezhepleri dikkat çekiyordu. Bunlardan ilki olan ‘İzmirlim’ ya da ‘Kapancı’, Sevi’nin asil müritlerinden oluşuyor ve isimlerini onun doğum yerinden alıyorlardı. Osmanlı İmparatorluğunda entelektüel birikim sahibi ve ticarette başarılıydılar. Dönemin aristokrasi kanadını temsil eden İzmirlim, Türkçeyi iyi derecede konuşuyor ve Osmanlı toplumuyla iyiden iyiye bütünleşmişti.
İzmirlim’in yanı sıra Sevi’nin kardeşi Yakub’un müritleri Yakubiler bulunuyordu. Bunlar da Osmanlı’da orta ve alt tabakayı temsil ediyorlardı. Özellikle bürokrasi çevrelerinde sıklıkla Yakubilere rastlanıyordu. Son olarak ‘Karakaşlar’ ya da ‘Konyoses’ler de Sevi’nin müridi Baruchia Russo’yu izleyenlerden oluşuyordu. Konyoses Dönmeler içerisinde en yoksul olan guruptu. İspanyolca-İbranice bir diyalektle(lehçe) konuşuyorlar, zanaatkârlık ya da işçilik yapıyorlardı.
Konysesler’den bir bölümü Sabetayistler tarafından fanatik olarak anılıyordu. Sabetayist Yahudiler, her zaman dini bir ayin düzenlemedikleri gibi oldukça laik bir yapıya sahiplerdi.
(devam edecek)