Allah'ın Resul'ü ile arkadaşları, Mekke'ye doğru hareketlenmek üzere hazırlanıyordu. Her şey gizlilik içinde yürütülüyor, müşriklere ve münafıklara herhangi bir bilgi sızmaması konusunda duyarlı davranılıyordu. Yıllar önce en sadık dostu, sırdaşı ve yol arkadaşı Ebu Bekir(ra.) ile birlikte ayrıldığı yurduna, büyümüş ve imanlı gönülleri çoğalmış bir halde dönecektiler. Öyle ya, Medine'de kabaran yürekler, şimdi Mekke'nin göğüne ötelerden bir nur düşürecekti. Hakeza adaletin aydınlığının onları ışıtacağı günler yakındı. Hazırlıklar bunu gösteriyordu. 

Ailesine zarar geleceğinden endişelenen Hatıb isimli sahabe, fetih için hazırlıklara başlayan İslam Ordusunun hareketini yazdığı bir mektupla Mekkelilere bildirmek istedi. Mektubu, Medine'ye gelmiş bulunan Ebu Leheb'in cariyesine verdi. Ona göre; harekâtı önceden haber verirse müşriklerin ileri gelenleri memnun kalacak ve akrabalarını himaye edeceklerdi. Ancak Hz. Peygamber (s.a.v), hazırlıkların bilinmesini istemiyordu. Çünkü kutlu yürüyüşün sırrı gizliliğe bağlıydı. Yaşlı bir sahabe olan Hatıb(r.a), akrabalarına mektup göndererek sefer hazırlıklarını haber vermek istemiş fakat olay vahiy yoluyla Hz. Peygamber(s.a.v.)'e bildirilmişti. Zaten Mümtehine  suresinin 1. Ayetinin nüzul sebebi olarak da bu olay gösteriliyor ya... 

Efendimiz (s.a.v),Hz. Ali(k.v.), Hz. Zübeyr ve Mikdad gibi seçkin sahabeleri görevlendirerek cariyeyi yakalamalarını ve mektubu tez elden getirmelerini ferman buyurdular. Sahabe, mektubu saç örgülerinin arasında saklayan kadında bulup Allah'ın Resulü'ne getirdiler. Efendimizin talimatıyla hemencecik bir mahkeme oluşturuldu ve Hatıb isimli sahabe de derhal huzura çıkarıldı. Hatib boynu bükük ve mahzundu. Efendimiz, her zaman ki sabırlı ve şefkatli tutumuyla; bunu neden yaptın? diye sordu. OAllah şahittir ki bunu yapmamın tek sebebi Mekkelilerin ileri gelenlerini minnettar bırakarak Kureyşli müşriklerin çocuklarımın canına kastetmesinin önüne geçmekti. Efendimiz; 'Seni iman etmiş ve daha önce Allah yolunda cihad etmiş biri olarak tanıyoruz.' dedi. Hatıb; 'Ya Resulullah! Allah biliyor ya, tam da tanıdığın gibiyim.' dedi. Allah'ın Resulü, Hatıb'ın samimi bir şekilde yaptığı savunmasını kabul ederek kendisini affetti.  

Bu durumu içine sindiremeyen Ömer(r.a.):'Bana izin verir misin ey Allah'ın elçisi! Bu hainin başını gövdesinden ayırayım' diye gürledi. Efendimiz (s.a.v.); "Otur yerine ya Ömer! Hatıb, Bedir'de savaşmış ve üstün yararlılık göstermiş cesur bir kardeşimizdir.  Allah(cc.), bu savaşa katılan müminlerin gayretlerini övdüğü için ona tüm yüreğimle katılıyorum" dedikten sonra;' Ey Bedir ehli! Bundan böyle ne işlerseniz işleyin, ben sizleri bağışlayacağım', hakikatini de hatırlatarak meseleyi kapatmıştı. 

Hz. Resul-ü Ekrem(s.a.v)'in;' Bedir'de savaşmış ve İslam için önemli vazifeler görmüş bu cesur kardeşimize tüm yüreğimle inanıyorum' sözleri karşısında Ömer(r.a.) öfke ve hırsından ağlamış ve belli belirsiz bir sesle, 'Her şeyin doğrusunu Allah ve Resul'ü daha iyi bilir, ben de buna tüm yüreğimle inanıyorum' diyerek yerine oturmuştu. 

Hatıb Bin Ebi Beltea(ra.), İslam dini ile müşerref olanların ilklerindendi. Müslümanlara yapılan eziyetlerin dayanılmaz hal alması üzerine kendisi, Zübeyir bin Avvam ile birlikte Efendimizden(s.a.v.) evvel Medine'ye hicret etmişlerdi. Bedir Savaşına katılan diğer sahabeler gibi büyük kahramanlık örnekliğini göstererek Hz. Peygamber'in iltifatına mazhar olmuştu.  

Uhud Harbinde Ayneyn Tepesinde yerlerini terk etmeyen okçular arasındaydı. Müşriklerin arkadan sardığı İslam Ordusu bir anda iki ateş arasında kalmıştı. Efendimiz(as.) bu savaşta yaralanmış ve bir dişi kırılmıştı. Hatıb, bu duruma çok hiddetlendi ve olayın faili olan Utbe bin Ebi Vakkas'ı bulduğu yerde cehenneme göndermişti. Hz. Peygamber (s.a.v.),Hatıb(ra)'ın sergilediği diğergamlık ve kahramanlığa sevinerek: "Allah senden razı olsun, Allah senden razı olsun!" sözleriyle duada bulunmuştu. 

Hatıb, Beni Mustalik Savaşına da katıldı. Müminlerin susuz kalmaları üzerine, Efendimizin buyruğu ile bir kuyu kazdı ve Müslümanların susuzluğunun giderilmesine vesile oldu. Hendek Savaşı, Rıdvan Biatı, Hudeybiye Antlaşması'nın imzalanmasında hazır bulundu. Hz. Peygamber ile birlikte hemen hemen tüm önemli savaş ve seferlerde bulunmuştu. Bir anlık zaaflarına yenilen Hatıb'ın hali pürmelali buydu işte! 

Hülasa, dün sevdaları uğruna yardan ve serden geçerek, 'Ayneyn Tepesinde' sebat etmeyi bizlere öğreten aziz yiğitlere tüm yüreğimle inanıyor ve onları seviyorum!