Bir önceki köşe yazımda Hümanizmi irdelerken, bu fikir akımının propagandalarındaki parlak ifade ve yaldızlı sözlerine aldanmamak lazım geldiğini söylemiştim. Yazımda, insanlığın iyiliği ve yararı için çalıştığını iddia eden Hümanistlerin, yeryüzünün dört bir tarafına insi şeytanlarını salarak insanların dinsel bağlarını çözdüklerini, dahası deizm, ateizm ve masonizm  gibi fikir/akımlarıyla birlikte hareket edip küfre ve tuğyana öncülük ettiklerini vurgulamıştım. Hakeza, melek suretine bürünmüş bu şeytanlar, insanlara, Yahudiler dışında kalan bütün milletlerin, Allah'ın seçilmiş milletinin sırtlarına binmesi için Allah tarafından yaratılmış eşekleri olduğu(!) fikrini empoze etmeye çalışıyorlar. 

Hümanistlerin asıl niyetlerini gizleyerek, 'insanseverlik ve hoşgörü' adı altında Yahudilere alan açmaya çalıştıkları hepimizin malumudur. Müslümanlar bu düşünce yapısının tarihsel arka planını sorgulayıp gereği gibi öğrenme zahmetinde bulunmadan Hümanistlerin mugalatalarına aldanmaya mahkumdurlar. Hem yeryüzünün mazlum ve mustazaf coğrafyalarında cereyan eden birtakım hadiseler, İslam Ümmetine, bu güruhun hoşgörü ve insanlıktan uzak, bir o kadar merhametten yoksun oldukları gerçeğini öğretti. Peki bu kalpsiz ve vicdansız zalimlerin emperyalistlerin ve Siyonistlerin cürümlerine karşı seslerini yükselttiklerine şahitlik eden bir Allah kulu var mıdır? Ne yazık ki hayır...

Mesela Filipinler vaktiyle bir İslam Ülkesiydi. Haçlılar bu adaya hücum edip zorla hâkim oldular. Dahası, orada yaşayan yerli  halkı katledip ülkenin bütün zenginliklerini talan ettiler. Okullarda ders kitabı olarak okutulan Tarih ve Coğrafya kitaplarında büyük gezgin" lakabıyla övülüp anlatılan Macellan'ı çoğumuz okumuş ya da duymuşuzdur. Evet, bu adam Filipinlere kadar niçin gelmişti? Merak edenimiz oldu mu? Sizce Macellan'ın tek derdi, sahiden coğrafi keşiflerde bulunup insanlığa hizmet etmek miydi? Asla!... Halbuki Macellan, sömürgeci ve talancı bir anlayışla bu topraklara ayak basmıştı. İşte masumane övgüler dizdiğimiz herif, Papanın emriyle Filipinleri işgal edip Hıristiyanlığı bu ülkede yaymak için Haçlı Seferini düzenleyenlerin başında gelmektedir. Filipin’in Müslüman toprakları üzerinde haç dikmek cesaretini gösterdikten sonra, yerli halkla aralarında meydana gelen çarpışmada Filipinliler tarafından öldürüldü. Batılılar bu olay üzerine adanın yerli halkına- utanmadan -"barbarlar/ vahşiler' adını verdiler. Burada kimin barbar ve vahşi olduğuna okuyucular karar versin. Sen kalk Müslümanların ülkelerini işgal et, öldür, bütün zenginliklerini yağmala... Ta ki ruhlarında köklü olarak yerleşmiş bulunan Haçlı kini ve intikamını aldıktan sonra da utanmadan Müslümanları "barbarlıkla" suçla. 

Müslümanlar, bir zamanlar Hindistan'a sekiz asır kadar egemen oldular. Hiçbir Hindistanlıyı İslam'ı kabul etmesi için zorladılar mı? İneklere ve putlara, hatta kimisi farelere taptıkları halde baskı gördüler mi? Asla... Peki ya Hindular? Hindular, Hindistan'a hâkim olunca Müslümanlara nasıl davrandıklarına dünya şahittir: Hindular, Müslümanların yerleşim bölgelerine hücum edip insanları evleriyle birlikte ateşe veriyor. Üstelik bu katliamlar işlenirken Hindistan'ın laik hükümetinin polisi, Müslümanları gözaltına alıp ağır işkencelerden geçiriyor ve hapse atmakla tehdit ediyor. Müslümanların ineklerini kesmesi Hinduların ilahına saygısızlık addedildiği için ağır işkencelerden geçirilip öldürülebiliyorlar. 

Ümmetin kanayan yarası Filistin... Evet, bu diyar, tam 14 asır İslam ülkesi olarak kaldı. Bu toprakların yabancısı olan Yahudiler bu topraklar üzerinde bir devlet kurmak için dışardan geldiler. Bu mazlum ve mahzun halkın topraklarını işgal edip ilhak ettiler. Müslümanları katledip evlerini başlarına yıktılar. Siyonist çetenin başbakanı Menahem Begin'in, bu toprakların öz sahiplerine karşı yürüttüğü operasyonlarda, hamile kadınların karınları deşildi. Yahudi çetelerin ceninin erkek mi, dişi mi olduğu üzerinde bahis oynamalarına seyirci kaldı. Sözüm ona, insancıl geçinen kaç Hümanist(!) bu vahşete dur dedi, tepki gösterdi? Filistinli Müslümanların gasıp Siyonistlerden topraklarını geri istemeleri talebi de reddedilip tepkiyle karşılandı. Bugün Milyonlarca Filistinli, vatanlarına dönmenin hayali ve özlemiyle muhacir hayatı yaşamaktadır. 

Siz ey Hümanistler! Siyonist vahşet karşısında neden harekete geçmediniz? Kalpsiz ve merhametsiz diktatörlerin karşısına dikilip neden suratlarına tükürmediniz? Meğer derdiniz bizimleymiş... Rabbim ümmetin çocuklarını şerrinizden korusun inşallah!...