Hümanizm, Fransızca kökenli bir kavram olup Türkçe karşılığı; insancılık, beşeriyetçilik, insan odaklılık, insan sevgisi ve insan merkezcilik olarak tarif edilmektedir. Kavramın tarihsel arka planı incelenip terimsel tanımına müracaat edildiğinde, kavramın sahiden "sevgi" içeren bir yönünün olmadığı, belki kapitalist vahşi Batının mazlum halkları daha iyi sömürmek adına tedavüle sokulan bozuk para hükmünde olduğu görülecektir. Hümanizm, daha çok batı felsefesiyle bağlaşık olup 19. yüzyılın başlarında, 15. yüzyıl İtalya'sında klasik edebiyatla ilgilenen kimseler için kullanılan 'umanista' sözcüğünden kökenlendiğini söyleyenler de vardır. Güncel hayatta sıkça kullanılan bu felsefi terimden hiç mi hiç haz etmedim. Hani nefretim salt Hümanizm fikriyatından ziyade Hümanistlerin işlediği cinayet ve şenaatleredir. Bunlar Seküler Masonik kurum ve kuruluşlarla iltisaklı olup kuzu postuna bürünmüş kurtlar misali pusuda avını beklemektedir.  

Hümanizmde Allah(cc.)'ın kâinat ve tüm varlıklar üzerindeki kudret ve otoritesi yok hükmünde sayılmış ve reddedilmiştir. Bunun için Hümanistler, merkeze insanı alıp Allah Teâlâ'nın hoşnutluğunu değil, insanın hoşnutluğu ve faydacılığını esas alırlar. Hem terimin tarihsel kökeni, pür dikkat irdelendiğinde Hümanizmin, Sekülarizmle güçlü bir bağının olduğu görülecektir. Bu dünya görüşüne göre kanunların yapılması ve düzenlenmesinde söz sahibi olan tanrı değil, insandır. Yani insan, bir nevi tanrı yerine konulmaktadır. Zahiren insana sevimli ve cazip gelen, fakat zehirli bir ok işlevini gören bahse konu fikriyatın, Müslüman halkların nezdinde de hiçbir kıymet-i harbiyesi yoktur diyebilirim. 

Türkçe anlamı insancılık olan Hümanizm, genelde deizmateizm ve agnostisizm gibi fikir akımlarıyla da bütünleşebilen bir özelliğe sahiptir. Hümanizmin temelinde Allah(cc.)'ın tüm varlıklar üzerindeki otorite ve egemenliğini inkâr ve insanı iman bağlarından tümüyle koparıp insanı hayvani anlamda özgürleştirme çabası yatmaktadır. Hümanizmin siyam ikizlerinden  Agnostisizmde; ilahi veya doğaüstü varlıkların bilinmediğini, bilimsel olarak ispatlanamadığı ve gözlemlenemediğini, bu yüzden bilinemez olduğunu savunur. Bu fikrin müntesipleri de bu hayat ötesi bir hayata, yani öldükten sonra dirilmeye, cennet ve cehennemin varlığına inanmazlar.   

Hümanizmde doğruyu bulmak tamamen insanın yeti ve yeteneklerine bağlanmıştır. Hem doğruyu bulma noktasında ebedi âlemin varlığı, ölümden sonra dirilme, cennet ve cehennemin varlığını kabullenmek gibi gaybi meselelerde vahyin kılavuzluğuna ihtiyaç yoktur. Bu sapkın düşünce ehlinin nezdinde genel geçer kanıtlar ve mantıkla bütünleşmeyen bütün yöntemler kabul görmez. Gerçeğe duyulan arzu, gözü kapalı kabullenmelerle değil, bilimsel şüphecilik ve bilimsel yöntemle doyurulmalıdır fikri hâkimdir. Otoriteyi ve aşırı şüpheciliği de reddeden Hümanizm, kaderin cilvesi ve olaylar üzerindeki etkisini kabul etmez. Doğru ve yanlışın bilgisine de ancak kişisel ve ortak bilincin en doğru biçimde algılanmasıyla ulaşılabileceğini savunur. 

Hümanizm, insanın diğer tüm canlı türlerinden daha özel, mükemmel ve şerefli bir varlık olduğunu, kendisine yeryüzünün halifesi olma vazifesi tevdi edildiği hakikatini reddeder. Hümanistler, insansever değil, hayvanseverdirler. Hümanizm güzel şeyler yapmaya, dünyada iyi yaşamaya ve geleceğe daha iyi bir dünya bırakmaya yoğunlaşmış bir fikir akımı olarak mazlum halklara lanse ettirilmişse de bu iddiaların tamamının gerçekten uzak birer yalan olduğu bilinmektedir. Hümanizm, geniş anlamıyla modern insanın hayat anlayışını ve duygusunu dile getiren bir akım olup temeli M. Ö. 6. yüzyılda yaşamış Miletus'lu Thales ve benzeri hümanist filozoflara kadar uzanmaktadır.  

Hümanizmin siyam ikizlerinden biri de hiç şüphesiz Masonizm'dir. Masonizm:" Kapıda ayakkabılarınızı çıkarttığınız gibi akidenizi de çıkartıp koyun" diyor. Yani Müslümanlara telkin edilen düşünce, akidesiz olarak içeri girin, hem şeytanlar sizin bu halinizle gelmenizi istiyorlar. İslam'a düşmanlık konusunda birlikte hareket edip birleşen Hümanistler ve Masonlar, sadece metotta birbirlerinden ayrılıyorlar. Mesela, Masonizm kaba ve oldukça yüzsüz bir şekilde dini ayakkabılarla yan yana koyma cüretinde bulunurken, Hümanizmde kullanılan ifadeler, teşvik etmek ve durumu daha sevimli göstermek içindir. Aleyhte propaganda yapan kimsenin ifadeleri de daha terbiyeli ve naziktir. Bu propagandaları dinleyen insanlar sevinçle sunulan bu hapları yutar ve uyuşurlar. 

 Hasılı kelâm, Allah'ın dinine düşmanlık noktasında küfür tek millettir. Bu düşmanca karşı koyuşların doğrudan anlaşılmaması için yapılan sadece iyi polis-kötü polis rolünü oynayarak durumu geçiştirmeye çalışmak vardır.  

                                                                                                                                                                                                                       (Devam edecek...)