"Allah sizi huzuruna çağırdığı gün, O'na hamd ederek hemen emrine uyacaksınız ve dünyada pek az bir süre kaldığınızı sanacaksınız." (İsra:52)

Yukarıdaki ayet, dirilişi inkâr eden ve yalanlayan insanların halini tasvir eden bir sahneyi canlandırmaktadır. Sen bu âlemde, Allah'ın emrine kulak kesilmesen ebedi âlemde mutlaka ayağa kaldırılır ve çağıranın çağrısına kulak vermek zorunda kalırsın. O gün dillerin Allah'a övgüler yağdırma çabasından başka bir seçeneği kalmayacaktır. Hem onların Allah Teâlâ'nın divanında bu sözden ve cevaptan başka bir sözleri yoktur da ondan. Çünkü o gün imtihan süreci bitmiş ve insanoğlunun amel defterindeki cürümleri ortaya dökülmüştür.

Hem insana bahşedilen hayatın varlığını anlamsız görüp bu hayata bir katkıda bulunmayan, hatta Allah'ı da inkâr eden bu tiplerin kıyamet saatinde verdikleri cevap gerçekten ilginçtir. Orada "Allah'a hamd olsun, Allah'a hamd olsun" demekten başka bir şansları da yoktur. Çünkü bu dar-ı fenada geçirdikleri hayat sürecinde, söz ve eylemleriyle Allah(c.c)'ı hesaba katmadıkları için dar-ı bekada mücrimler de hesaba katılmazlar.

O gün gölgenin dürüldüğü gibi dünya hayatı da dürülür. Dünyada çok kısa bir süre kaldığınızı sanırsınız, bir daha dönmek istersiniz ancak izin verilmez. Hâkim-i mutlakın iradesi tecelli etmiştir bir kere; filmi başa sarmak yok, bir kere rolünüzü oynadınız denilir. Olan ve oldurana çare bulamaz ve dünyaya da bir daha dönemezsiniz. Kaldı ki kalemlerin cızırtısı bitmiş ve hesap defterleri kapanmıştır. 

Dünyanın bu şekilde canlandırılışı muhataplarının gönlünde onun değerini azaltmaktadır. Bir de bakmışsın ki dünya küçücük kalmıştır ey dost. Artık onun gönüllerde bir gölgesi, duygularda bir tablosu bile kalmamıştır. O hayat ki anılarda bir an geçip giden bir dönem, dönüşen bir gölge ve kısa süren bir yararlanma oluvermiştir insan için. İmdi hayat neyle ilgilenmez, neyle ilgilenir bir nebze buna değinelim: