Allah(c.c)'ın rahmeti kadar kudretinin de sonsuz olduğunu idrak etmek adına, dünyada yaşanan hadiselerle ilgilenmeyi bir an için bir tarafa bırakıp, derin bir nefes almanızı istirham ediyorum. Sizler daha nefesinizi bırakmadan bakın iki saniyede neler olup bitiyor?

1.Dünya, Güneş etrafında 60 km. hızla yol alır.

2.Güneş, 10 milyon kere milyar ton kömür yakarak elde edilebilecek muazzam bir enerjiyi uzaya fırlatır.

3.Dünyamız, Samanyolu çerçevesinde Güneşle beraber 500 km. yol kat eder.

4.Deniz ve okyanuslardan 30 milyon ton su buharlaşır.

5.Yer altındaki bakteriler 200 ton karbondioksidi oksijene çevirip geri çevirirler.

6.Bardağımızdaki su moleküllerinden her birisi 300 metrelik hareket yapar.

7.Odamızdaki hava molekülleri, bir duvardan diğerine 1000 defa gidip gelir. Aynı zamanda her molekül kendi etrafında 100 milyar dönüş yapar.

8.Damarlarımızdaki devriyeler hücrelerimizden 10 milyarını kontrolden geçirirler.

Bütün bunlar, kâinatta cereyan eden hiçbir hadisenin tesadüf eseri değil, tevafuk eseri olduğunu gösteriyor. Hem insanoğlunun, evrende cereyan eden muhteşem hadiselerin kanun koyucusuyla ilgilenmekten ziyade, kanunları keşfetmekle yetinmesi akla ziyan bir durumdur. Hele bu eserlerin gerçek ustasına ulaşma hususlarında kafa yorma ihtiyacı bile hissetmemesi esef edilecek bir durumdur.

Yusuf suresi 105. ayetinin tevili ışığında bu hususu bir nebze irdelemek istiyorum. Rabbimiz Allah Teâlâ: "Göklerde ve yerde nice ayetler, nice ibret içerikli belgeler vardır, yanlarından geçtikleri halde onları umursamazlar" buyurmaktadır.

Allah'ı, O'nun birliğini ve gücünü gösteren nice ayetler, evrenin her köşesine serpiştirilmiş; gökler ve yerde insanların gözleri ve algılama güçleri önüne açıkça serilmiş durumdadır. İnsanlar gece gündüz demeden, sabah akşam her an Allah'ın ayetleriyle karşılaşmaktadırlar. O ayetler ki neredeyse dile gelmiş ve insanları açıkça çağırmaktadırlar. İnsanların gözleri ve duyuları karşısında apaçık durmaktadırlar. İnsanların yüreklerine ve akıllarına durmadan esinler fısıldamaktadırlar. Ne var ki, insanlar içine düştükleri gaflet hallerinden dolayı tüm bu ayetleri görememekte, ayetlerin çağrısını işitememekte ve onlardaki derin çağrışımları sezinleyememektedirler.

"Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır." (A'raf:179)

Bunlar algılama, düşünme, kavrama, bilme gibi insanı bilgiye, tefekküre ve imana götüren temel insanî yeteneklerini yitirdikleri için Kur'an'da böyle vasıflandırılıyorlar. Öyle ki bu yaratıklar hayvanlaşmışlardır, hatta hayvanlardan da daha aşağı bir derekeye düşmüşlerdir. Bunlar Allah'ın ayetlerinin yanından geçerek iman etmedikleri ve umursamadıkları için bu hallere düşmüşlerdir.  

Demek ki kâinatta her şey Allah(c.c)'ın kanunları çerçevesinde cereyan ediyor. Bir an için güneşin doğuşunu ve batışını düşünün! Yavaşça uzayan ya da kısalan gölgeyi düşünün! Bir an için engin denizleri, gürül gürül akan pınarları, insanların susuzluğunu gideren kaynakları düşünün! Büyüyen bitkiyi, güzelim tomurcuğu, açılan çiçeği ve nazlı nazlı sallanan ekinleri düşünün! Yüzüyormuşçasına havada uçuşan kuşu, suda yüzen balığı, sürünerek hareket eden kurtçuğu, harıl harıl çalışan karıncayı, diğer hayvanı, haşerat ve böcekleri düşünün!

Bütün bu güzellikleri görmek için gören gözlere, işiten kulaklara ve etkilenen kalbe ihtiyaç vardır. Ayrıca Allah'ın kullarına gönderdiği iki elçisine uymakla da zikredilen güzellikleri görebilmek mümkün olabilir. Birincisi içimizdeki elçidir ki bu akıldır, diğeri de dışımızdaki elçi, yani Peygamber(s.a.v)'dir. "Akıl, insanın gerçek dostudur" buyurdu Allah Resulü! Kişi ancak vahyin kılavuzluğunda hareket ederse gerçek dost olur. Doğrusu her kimse, içindeki elçiden yararlanma işini öne almazsa dışındaki elçiden yararlanma şansını bulamaz. Şu halde akıl, Allah Teâlâ'nın emirlerini ve Peygamber (s.a.v)'in öğretilerinin doğruluğunu insanlığa öğretmekle mükelleftir... Akıl yönetici, din yol göstericidir. İmdi akıl olmazsa din varlığını koruyamaz, din olmazsa da akıl yolunu bulmaz. 

Dünya ve ahiret hayatının mutluluğu için iki elçiden de istifade edebilen azizlere selam olsun!