Londra'da bir hastanenin çocuk psikiyatrisi servisinde yatan 'Kevin Hickey' isimli çocuk, anne ve babası tarafından akli dengesinin yerinde olmadığı kuşkusuyla hastaneye yatırılmak isteniyordu. Ancak doktorun yaptığı testlerin sonucu, çocuğun akli dengesinin yerinde olduğunu gösterecekti. Halbuki Kevin Hickey isimli çocuk tamamen yanlış eğitimin kurbanıydı.

Çoğu kez anne babaların, her birinin birer psikolog edasıyla çocuğuna yaklaşıp, henüz oyun oynama çağında olan, oyun oynamak isteyen çocuğu için 'çocuğumun psikolojisi bozuldu; çünkü çocuğum ders çalışmak istemiyor', şikâyetiyle öğretmen, idarecilere, hatta kendi -başına buyruk- psikiyatri kliniklerine başvurduklarına şahit olmaktayız. Anne babaların çocuğuna karşı bu tutum ve yaklaşımı tamamen yanlış eğitimden kaynaklanmaktadır.

Tıpkı Kevin adındaki öğrencide olduğu gibi, velilerin çocukları için yanıldığı ve isabetli davranmadıkları zamanlar da olmaktadır.

Biraz rahatsız olan Kevin, durumu düzeldiğinde bir doktorun tavsiyesine uyup her anne-babanın kulağına küpe olması gerekecek şu on üç altın öğüdü kaleme aldı:

  1. Beni şımartmayın. Her istediğim şeyi elde edemeyeceğimi biliyorum. Sadece sizi deniyorum.
  2. Bana tatlı-sert davranmaktan çekinmeyin. Bunu tercih ederim. Bu durum kendimi daha güvenli hissetmemi sağlar.
  3. Kötü huylar edinmemi önleyin. Bunların erkenden ortaya çıkarılmasında ve önlenmesinde sizin bana yardımcı olacağınızı umuyorum.
  4. Hatalarımı başkalarının önünde söylemeyin. Benimle yalnız konuşursanız, söylediklerinizi daha iyi anlar ve kendime çeki düzen veririm.
  5. Sizden nefret ettiğimi ve sizi sevmediğimi söyleyince üzülmeyin. Aslında sizden nefret ediyor değilim; beni engelleme gücünüzden nefret ediyorum.
  6. Herhangi bir şeyin sonucundan beni kurtarmaya çalışmayın. Bazen acı veren yollarla öğrenirim.
  7. Küçük hastalıklarımı büyütmeyin. Bunları yenecek güçteyim.
  8. Bana yerine getiremeyeceğiniz şeyleri söz vermeyin. Bu sözler yerine getirilmeyince çok kırıldığımı unutmayın.
  9. Kendimi istediğim kadar iyi anlatamadığımı unutmayın. Beni anlamaya çalışın.
  10. Dürüstlüğümü fazla zorlamayın. Korkup, yalan söyleme eğilimi gösterebilirim.
  11. Tutarsız olmayın. Bu benim kafamı iyice karıştırır ve size olan güvenimi sarsar.
  12. Benden özür dilemeyecek kadar gururlu olmayın. İçten bir özür, beni size daha da yaklaştırabilir.
  13. Büyümek için sizin anlayış ve sevginize muhtacım. Ama bunu size söylemem gerekmez, değil mi?

Doğrusu çocuklar sevgiyle büyür. Çocuklarımız kaç yaşında olurlarsa olsunlar, bizim tarafımızdan sevilmeye ve sevildiklerini bilmeye şiddetle muhtaçtırlar. Anne-baba ve eğitimcilerin çocuk üzerindeki etkili olması ancak sevgiyle mümkün olabilmektedir. Çocuğu sevmeyen anne-baba ve hatta bir eğitimcinin çocuk üzerinde etkili olma şansı yok denecek kadar azdır. Alemlerin Efendisi Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadislerinde ne güzel buyurmuşlardır:

" Çocuklarınızı çok öpün. Her öpücük karşılığında cennette bir derece alacaksınız."

İmam Ali (K.V.)'nin çocuklar için: "Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın; 15 yaşına kadar arkadaş olun, 15 yaşından sonra istişare edin" sözleri kayda değer sözlerdir.

NOT: Muhammed Mursi'nin şehadetini tebrik ediyor, şehadetinin diktatör zalimlerin alaşağı olmasına ve ümmetin vahdet ve dirilişine vesile olmasını umuyorum.