Allah Resulü (s.a.v), bir gün varlığın yüreğine baktı. Gözleri ötelerin gizlerini görmenin yorgunluğunu yaşarken; "İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar!" buyurdular.

Dünyanın bir düş olduğunu söylemesinin üzerinden tamı tamına on iki yıl geçmişti. Medine Diyarının çöle açılan bir sokağında, aziz dostlarıyla otururken bir çöl adamı çıkageldi. Hal ve hareketlerinden kaba saba biri olduğu anlaşılıyordu. Derken o bedevi, gelişi güzel lafa daldı ve Resulullah'(s.a.v) a;

" Sen..." dedi. "Hayatın bir düş olduğunu söylemişsin, bana bunu açıklar mısın?"

Peygamber'in dostları adamın davranışını kaba bularak, 'Behey adam, sormanın da bir adabı vardır.' Diye mırıldandılar ve Allah'ın Resulü'ne saygılı olması gerektiğini söylemeye kalkıştılar ki,

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Nebi (s.a.v) gülümseyerek;

"Gerçeği öğrenmenin yolu sormaktır" sözleriyle dostlarının önünü aldı.

Sonra o çöl adamına, yani bedeviye yanına oturmasını söyledi ve gözlerini, uzayıp giden çölün derinliklerine salarak;

"Evet..." dedi. "Bir zamanlar hayatın bir düş olduğunu söylemiştim. Dünya, uykuya benzer. Uykuda yaşamanın belirtisi ise rüyadır. Uyanmak ise ölümdür. Ölüm de bir köprüdür, dostu dosta kavuşturur."

Peygamber (s.a.v) başka bir hadisinde: "Uyku ölümün kardeşidir" buyurmakta.

 Allah (c.c) Kur'an'da: Ve uykunuzu da dinlenme yaptık. (Nebe:9) buyurmaktadır

Doğrusu zihinsel, fiziksel yorgunluklara, stres, sıkıntı ve ruhsal bunalımlara karşı en etkili ve en kolay tedavi yöntemi uykudur. Ölümün kardeşi olan uyku, bu dünya âleminde kişinin günlük aktivite ve çalışmalarından kaynaklanan yorgunluk için bir ilaç, geçici bir dinlenme ve rahatlama sağlamaktadır. Ölüm ise berzah âleminde kıyamete kadar sürecek olan daha uzun bir yolculuğu kapsayan, ağızların tadını kaçıran büyük bir hadisedir.

 "İnsanlar uykudadır, öldükleri zaman uyanırlar" hadisi de dünyaları çok dertli, çileli, hastalıklı ve sıkıntılı geçen mü'minlerin ebedi âlemde rahatlayacaklarının işaretidir.

El Cevziyye, Resulullah'ın bu sözlerini zikrederek şöyle yazdı. "Dünya tarlaya benzer, tarlada iş tohum ekmektir. Hasat zamanı ise kalkış günüdür. Dünya iki kapılı hana benzer, insanlar bir kapısından girip ötekinden çıkarlar. Dünya yumuşak bir yılana benzer, rengi güzeldir, görünüşü çekicidir ama sokunca öldürür. Dünya, zehirli bir yemeğe benzer; tadı ve kokusu güzeldir. Sadece gerektiği kadarını yiyeni iyileştirir. İhtiyacından fazlasını yiyeni öldürür."

Allah'ıın Resulü, bir keresinde dünyadan söz ederken şöyle demiştir: " Dünya bir çayırlıkta, ihtiyacı kadarını yiyen koyuna benzer."

Evet, dünya, bedeninin- gözleri dışındaki- her yerini örtmüş olan çirkin bir kadına da benzetilebilir. O kadın ki insanları gözleriyle aldatarak fitne tuzağına düşürür, evine çağırır, gelenleri kesip kuyuya atar. Eski-yeni kim varsa kendisiyle dostluk kuran mutlaka bu çirkin tuzağına düşer. Dünyanın yeni âşıkları, eski aşıklarının başına gelen bu belayı göre göre, o kuyuya düşmek için birbiriyle yarışırlar adeta.

Elhasılı kelam, dünyadaki varlıkların varoluşlarının hakikati, onların fani olmasıdır. Bütün faniler ise gelip geçicidir ve yok olmanın nüvesine sahiptir.  

Ünlü Yunan filozof Epiktetos ölüm hakkında demiş ki:

 "Ölmemek insanlar için felakettir, başak için sararıp olgunlaşmamak ne ise insanoğlu için de ölmemek odur."  

"Ölüm daima gözünüzün önünde olsun, o zaman asla adi endişelere düşmezsiniz ve hiçbir şeyi fazla hırsla arzu etmezsiniz."