Dicle nehrinin güneyine düşen, mazisi destansı mücadeleyle dolu bir diyardan söz etmeden geçemeyeceğim. Kürtçe ismi Xırabérıpın olan bu diyarın yiğitlerinin, hayat hikâyesini anlatmaya kalkışsam bize ayrılan köşenin kifayet etmeyeceği malumunuzdur. Köylülerden şehitlerin hayat hikâyelerini dinleyince Karacadağ şehitlerinkiyle hayatlarının nasıl da birebir örtüştüğüne hayret etmiştim. Evet, bahse konu olan diyar İdil'in Tepeköy beldesidir. 

'Zulüm Sürecinde' yaşanan çatışmalar nedeniyle dışardan göç alması sonucunda köydeki hane sayısının takriben 300 civarına çıktığını tahmin etmekteyim. Bu beldede, on beş kadar İslam şehidinin mezarının bulunması daha çok dikkatimi çekiyor. Bu diyarın cengaver, misafirperver, vefalı ve kadirşinas olan Müslümanlarına binlerce selam olsun!

ABD'nin uşaklığını ve taşeronluğunu yapan PKK, Türk solu ile sapık gruplar dışında herkesle sorun yaşamaktadır. Kürdistan'daki İslami bütün oluşum ve kuruluşların yok olması için, Amerika ve diğer emperyalist ülkelerin tamamından talimat almaya devam etmektedir. ABD'nin kara birlikleri gibi hareket eden PKK'yi sınırlayıcı ne bir ilke ne de ahlâki bir kural bulunmamaktadır. Ortadoğu ve Suriye'de kendisine sağlanan alan hâkimiyetini muhafaza etme uğruna atmadığı takla, yutmadığı bakla yoktur.

Dün antiemperyalist ve sosyalist bir çizgide olduğunu deklare edenler, bugün ABD bayraklarını dalgalandırarak Kapitalizmin bendesi olduklarını ispatlamış oldular. PKK'nın Afrin ve diğer coğrafyalarda içine düştükleri zillet çukuru bizleri 'Arife tarif gerekmez' kapısına çıkarmakta. Bu ideolojileri ihdas edip nesli ve harsı ifsat edenler, eğer bugün hayatta olsaydılar; Sosyalizmin Kapitalizmden türeme bir sıpa olduğunu bütün dünyaya ilan edeceklerdi.

Zevatın düştüğü halleri şair çok veciz dizelerle ifade etmiş:

Oğul bir mektup yaz bizim Hasan'a,
Bildir ki itlerin çoğu öldü de
Tor tosunlar kayış yardı bu sene,
Koç öküzler epey ayrık yoldu de.

Aramızda yamrı yumru tepeler,
Sokaklarda seyip gezdi sopalar
Sen giderken yeni doğan sıpalar
Torunlu morunlu eşek oldu de.

İncitmeyin derken gönül hatırı,
Gebe çıktı Solakların katırı
Kör kıvrak bir kırık yemden ötürü,
Düşmanların davulunu çaldı de.

Yırtıldı geceler çakal sesinden;
Kazlar kafa çeker el kesesinden
Bozuk terazinin sol kefesinden
Demlenen hıyarlar rağbet buldu de.

Çözüm süreci denilen 'zulüm sürecinde' silahlanan örgüt, yakında devletlerini kuracaklarına Kürtleri inandırmışlardı. Hatta kurulacak devlette gençlerin, polis ve asayiş gücü olarak işe alınacağı yönünde propaganda yapıyordular. PKK'nın, İdil ve Cizre'de boy gösteren militanları artık yol ve kimlik kontrolü kimi zaman gündüz yapmaktaydı. Bu durumdan rahatsız olup tepki gösteren Kürt insanı, yanlarında devletin erkliğini hissetmeyince  çaresizce teslim bayrağı çekmişlerdi. Zayıf insanlar, haliyle bertaraf olma korkusuyla PKK'dan yana tavır takınmaya başlamışlardı.

Çözüm Sürecinde, PKK'lı Belediye ve STK'ların düzenlediği piknik ve gezi programları dahilinde henüz reşit dahi sayılmayan Kürt gençleri, annelerinden koparılıp dağa götürüldüler. Nüfuzlu Kürt ailelerinden çocuğunu dağa göndermek istemeyenden de yüklü para talep edilip bu para bir nevi bedelliye sayılmaktaydı. İdil gibi nüfusu az olan bir şehirde nerdeyse her gün bu hadiselere şahit oluyorduk: Yaşlı ve malul ebeveynini bırakıp Kandil'e veya Rojava`ya gidenin haddi hesabı yoktu. Hatta PKK'nın ideolojisini benimsemeyen ailelerin çocuklarının dahi örgüte katılması, neredeyse gelenek halini almıştı.

MOBESA kameralarında dağa giden gençleri tespit etmek mümkün iken, FETÖ'cü polislerin, şikayetçi olan aileleri azarlayarak başlarından savması ailelerin acısını ikiye katlamaktaydı. Çocuklarının eve dönmesi için PKK'yı protesto eden aileler HDP/PKK'lılarca yerlerde sürüklenerek hakarete uğradılar. Mağdur aileler, seslerini duyurmak için günlerce oturma eylemi düzenlediler. Açlık grevine girdiler. Ankaralara kadar gidip Başbakanlık ve TBMM'yi ziyaret eden ailelerin mağduriyetleri ne yazık ki giderilmedi. Devletin sessizliğini fırsat bilen PKK, aileleri tehdit edip eylemlerinden vazgeçirtti.

HDP/PKK ,6-8 Ekim hadiselerinden kısa bir süre sonra İdil'in Kozluca (Xaniké) köyünde iki yiğit Müslüman'ı şehit ettiler. M. Şerif Şimşek Cizre'de ikamet etmekteydi. Köyde ikamet eden babasının ziyaretine gelmişti. Abdulcelil Talayhan henüz iş elbisesi üzerinde daha tarladan yeni dönmüştü. Seçim propagandası için köylerine giren HDP/PKK'lıların zılgıtlar eşliğinde köy meydanında halay çekip slogan attıklarını gören köylüler: "Bu köyde tabanınız yoktur, köyümüzü terk edin" dedikleri için, köyde bulunan PKK'nın milisleri tarafından taranarak şehid edildiler. Şehidlerden M.Şerif'i tanırdım. Yiğit kardeşlerimiz ne yazık ki her biri yetim çocuklar ve dul eşler bırakarak aramızdan ayrıldılar. Taziyelerinde bulunduğum şehitlerin katillerinin helikopterle köyden çıkarıldıklarına şahit olmuştum.

Kanlarıyla destan yazan yiğitlere selam olsun!