İnsanın doğumu ve ölümü arasında adeta bir andan ibaret olan insan hayatı evvelinden ahirine bir mücadele suretinde deveran ediyor. Akıl baliğ olur olmaz, temel ihtiyaçlar başta olmak üzere sonu gelmez ihtiyaçlarının temin ve tedariki için insanoğlu kendisini bir koşuşturmanın içinde buluyor. Diğer taraftan içinde bulunduğu sosyal realitenin gelenek, görenek, örf, adet ve hukuk kuralları çerçevesinde hayatını idame ediyor. Bunlardan fırsat bulduğu zaman da ruhtaki fıtri inanma ihtiyacını karşılamaya çalışıyor. Garip ve acı olan durumsa insanın yaratılış gayesini insanların ekserinin unutuyor olması ya da sosyal hayatın gerçekliklerinden olan aş, iş, eş ve çocuklardan dünya hayatının asıl maksadına zaman ayıramamasıdır. Bundan dolayı Allah Teala, akıl nimetine rağmen her kavme her karyeye uyaran ve müjdeleyen bir elçi vazifedar kılmıştır. Diğer tüm elçilerin vazifesi olduğu gibi son peygamber Muhammed Mustafa salallahu aleyhi vesellem’in vazifesi de kelime-i tevhide çağırmak, emri bil maruf nehyi anil münker yapmak ve Allah’ın emir ve yasakları çizgisinde numune bir yaşam ortaya koymak olmuştur.
Peki, Veda Hutbesi’nde on binlerce mü’minin şahadetiyle bu vazifesini tamamlayan Salallahu aleyhi vesellem’in önderliği neler ihtiva etmektedir, bağlayıcılığı nedir gibi sorulara Kelam-ı Kerim en net cevapları vermektedir.
Kelam-ı Kerim, Efendimiz’in örnekliğinin ve önderliğinin bağlayıcılığında da “de ki ey peygamber, eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin…” (Al-i İmran-31), yine “peygamber size neyi verdiyse alın, sizi neyden menederse ondan kaçının” (Haşr-7) diyerek kıyamete kadar genel geçer kaideyle ferman buyurmuş.
Örnekliğinin muhtevası açısından “Andolsun, Allah’a ve ahirete kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çokça ananlar için Allah’ın resulünde sizin için güzel örnekler vardır” (Ahzab-21) diye buyurarak sınırlandırma yapmadan hayatın her alanında bizim için numune olduğunu ortaya koyuyor.
Yani Hz. Peygamber, aile reisliğinde olduğu gibi çocuklarına ve torunlarına karşı ince muamelesiyle de en güzel misaldir.
Ticarette, alış verişte helal harama riayet etmedeki hassasiyetiyle de örnektir. Sosyal hayatta, ziyarette, misafir ağırlamada, komşulukta, yol arkadaşlığında, sevinçte, hüzünde, temel ihtiyaçlarını tedarik etmede, iş hayatında, paylaşmada ve yardımlaşmada da örnektir. Barışta örnek olduğu kadar savaşta da örnektir. En güzel ahlakın tamamlayıcısı olarak hilmiyle, silmiyle, hikmetli konuşmasıyla, nezaketi ve inceliğiyle, sabır ve metanetiyle, sözünde durmasıyla ve doğru sözlülüğüyle de en güzel örnektir. Temizlikte, tevazuda, fedakârlıkta, tez canlılıkta da örnektir.
İnsanlar arasında beşeri ilişkilerinde numune olduğu kadar Rabbine karşı taat ve ibadetlerine düşkünlüğüyle, Allah’ın sınırlarını korumada, Allah’ın zikrine, tefekkürüne düşkün olmada, istiğfarda ve Allah’a sığınmada da örnektir.
Zalime karşı amansız oluşuyla, mazlumun yanında duruşuyla, cesaret ve kahramanlığıyla da örnektir.
Tevhid inancındaki kararlığıyla, Allah’ın davasına olan bağlılığıyla, zor zamanlardaki dik duruşuyla da örnektir, önderdir. Evet, Salallahu aleyhi vesellem altını çizdiğimiz ve nisyanla unuttuğumuz tüm güzellik ve erdemlerde çocuğa, gence, yaşlıya, kadına, erkeğe, fakire, zengine, memura, amire, hısıma, hasım hasılı her beşere en güzel numunedir.
Rabbim, O’nun örneklik ve önderliğini hakkıyla anlamayı ve o çerçevede bir hayat ortaya koymayı bize de nasip etsin, vesselam.