Dünya`daki en büyük savaş aygıtı olan ABD kendi içinde yeni bir yapılanmaya gidiyor. “Kurucu babaların” toplumsal konsensüsle oluşturduğu 250 yıllık yapı çatırdıyor. Kurucu Babaların (G. Washington – J. Jeperson…) hepsinin mason olması ve Washington D.C`yi bir masonik açık hava müzesine çevirmeleri icra ve tesir kuvvetlerine işaret eder.
Günümüzde küresel sermaye diye adlandırılan bu elit sınıfın bileşenleri New convarstions (yeni muhafazakârlar – neo con`lar) ile Sionistlerdir. Dünya çapında yaygın ve etkin olan bu yapının oldukça uçuk hedeflerinden birkaçı: “tek din, tek dil, tek halk, tek tipi (sınırsız) yaşam, sınırların ve ulusların olmadığı bir dünya…” şeklinde özetlenebilir.
Küresel sermayenin II. Dünya savaşından sonra şirketokrasi hamlesi ile yer kürede hâkim pozisyona geçmesiyle, uçuk hedeflerine adım adım yaklaştığı görüldü. Dinlerde, dillerde, yaşam tarzlarında hızlı bir erozyon baş gösterdi. Toplumlar etik ilkelerden, ahlaki fiillerden uzaklaştı. Tabi bu durum başta dindarlar ve milliyetçiler olmak üzere birçok kesim tarafından tepkiyle karşılandı.
ABD ulusalcıları vitrin mankeni olarak seçtikleri Trump`ın ağzından küreselcilerin ABD ordusunu ve gücünü kendi menfaatlerine kullanmalarından duydukları rahatsızlığı dile getiriyorlar. Trump: “sınırları belli olmayan bir ulus, ulus değildir.” deyip Meksika sınırına duvar örmeye çalışırken küreselcilerin “hem ucuz işgücünün, hem çeşitli malları için geniş bir pazarın hem de nitelikli eleman istihdamlarının” önüne geçmiş oluyor. Aynı durum Asya pasifik antlaşması ve onu takiben NAFTA ve Avro – Atlantik ticaret antlaşmalarında da geçerli. Ayrıca Avrupa merkezli çok sayıda bankaya kesilen yolsuzluk cezaları da direkt küresel sermayeye vurulmuş darbeler olarak görülmelidir.
Küreselciler bloğu, her ülkede oluşturdukları masonik yapılanmalar (Rotary, Lions kulüpleri vs.) iş dünyası ve medya üzerindeki tartışılmaz güçlerine güveniyorlar. ABD ulusalcıları ise; bir dönem Hitler Almanya`sında yaşanan “Yahudi – Sionist sermaye rahatsızlığı” kendini yabancı düşmanlığı ve özellikle islamafobia tezahürüyle konsolide ediyor. Ulusalcılar koyu bir Katolik olan Trump`ın sahne liderliğinde, İngiltere`yi yani Anglo sakson aklı, kiliseyi (vatikanı – Protestanları) ve de küreselcileri ülkelerinde mağlup eden Ortodoks Putin`i aynı safta birleştirerek tarihi bir savaş açtılar. Temennimiz iki kesimin de Müslümanlar lehine zayıf düşmesidir.