Suriye’de bir devir sona erdi ve diktatör Esed, zulüm dolu iktidarını bırakıp kaçtı.
Suriye halkına geride zulüm ve acıyla anılacak bir geçmiş bırakıldı.
Bu zulüm ve acıların en belirgin olduğu yerler doğal olarak gözaltı merkezleri ve zindanlar oldu.
Mesela Halep’te Askeri Akademi olarak bilinen kurumun altında 3 kat olarak inşa edilen işkencehane ve zindanın varlığı insanı ürkütecek boyutta.
Burası da diğerleri gibi kayıt dışı tutulan yerlerden biri.
Kaçırılan, alıkonulan veya gözaltı adıyla buraya atılan insanlar yıllarca hiçbir hukuki takibat olmadan keyfi olarak sistematik işkenceler görmüş.
Yıllarca yeraltı zindanlarında, nefes almanın zor olduğu ve ancak sürüngen hayvanların, haşeratların yaşayabileceği, her gün ölümü dileyerek yaşamak zorunda olan yüzbinlerce insan..
Bu zindanlarda bugüne kadar yüzbinlerce insan ağır işkencelerle katledilmiş ve hoyratça pres makinalarında preslenerek çuvallara konulmuş, toplu mezarlara gömülmüş.
Halep Cezaevi’ni gölgede bırakan asıl vahşet yeri ise başkent Şam’da bulunuyor.
Kötü namıyla korku salan Seydnaya Hapishanesi!
Başkent Şam’ın 30 km kuzeyinde bulunan Seydnaya Hapishanesi rejim için bir varlık aracına dönüşmüş.
Öyle ki buraya ‘ İnsan Mezbahası’ denilmekte ve nam salan korku tüneline dönüşmüş durumda.
Bu cezaevinde insanlık dışı ne kadar eziyet ve işkence varsa hepsi sistematik olarak düzenli bir şekilde yıllardır uygulanmış.
Gözaltına alınan ya da bir süredir ortalıkta görünmeyen aile fertlerinin akıllarına ilk düşen yer işte bu Seydnaya Cehennemi.
Seydnaya'nın yer üstünde 3 ayrı bloğu var. Bunların tümüne ulaşıldığı ve bütün mahkumların serbest kaldığı ifade ediliyor.
Ancak yerin altında 3 bloğun daha bulunduğu, bunların her birinin 4 katlı olduğu, içlerinde gizli koğuşlar ve hücreler bulunduğu belirtiliyor.
Rejimin cellatları cezaevinden kaçarken kapıları kapatıp sistemi kilitlediği için bu katlara ulaşmakta zorluk yaşanıyor. Arama kurtarma ekipleri yerin altındaki duvarları ve beton bloklarla kapatılmış gizli kapıları kırarak bu noktalara erişmeye çalışıyor. Hala ulaşılamayan gizli bazı hücreleri bulunmakla birlikte şimdiye kadar açılan kapılardan ve tespit edilebilen yerlerden salıverilenlerin sayısı on binleri buluyor.
Bu insanların çoğu İhvan-ül Müslimine üye olmakla ya da ailesinden birileri bu suçlamayla suçlanıp alıkonulan insanlar.
İşin daha ilginç yanı rejim zindanlarından 67 Kassam Mücahidi’nin de kurtarılması.
Tüm bunlarla birlikte insanın içini en çok acıtan ve sonuçları itibariyle sevince gark eden olay; (sadece Seydnaya hapishanesinden şimdiye kadar) 11700 kadının kurtarılması oldu.
Bu kadınların yaş ortalaması 20 ila 37
Bunların yüzlercesi çocuk sahibi olmuş ama kendi ifadeleriyle bu çocukların babalarını tanımıyorlar...
Aynı durum Halep, Hama ve Humus cezaevlerinde de mevcut.
Şam, Nusayri Rejiminin zulüm ve baskısından kurtulduktan sonra Seydnaya Hapishanesinden (farklı haberlerin verilerine göre) 100 bin ila 150 bin arasında insanın salıverileceği belirtiliyor.
Müslüman insanların mezbahalardan kurtulma sevincine ortak olurken,
Bu zulümlerin yaşandığı ve pkk’nın kontrolündeki meşhur HOL KAMPI’ndakilerin de bir an önce özgürlüklerine kavuşmaları ümit ediliyor.
Gerek Suriye cezaevlerini anlatan Salyangoz adlı kitap gerekse de orada işkence gören insanların anlatımları neticesinde insanlık dışı bu barbarca uygulamalar insanı insanlığından utandırırken geriye sadece şu soru kalıyor;
Tüm bu zulümlere değdi mi?