Aksa Tufanı ile neler kazanıldı neler kaybedildi sorusu iyi analiz edilmeli ve eldeki veriler ışığında gelinen noktanın hesabı objektif olarak yapılabilmeli.
En basitinden bakıldığında Aksa Tufanı ile İslam Ümmetine zorla giydirilen tembellik ve vurdumduymazlık gömleği yüz yıl sonra ilk defa yırtılmaya başladı.
Birçok umut kırıcı söylemin aksine umut verici ciddi gelişmeler yaşanıyor.
Öncelikle El-Kassam Mücahidleri dimdik ayakta ve mücadelede yeni bir sayfa açıp ‘Yıpratma Savaşı’ ile bu savaşı uzun yıllara yayma becerisi gösteriyorlar.
7 Ekim’de başlayan destan, İslam Dünyası’nda ciddi bir uyanışa yol açtı.
Dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlarda gözle görülür bir kıpırdanma başladı.
İnsanlar bir vicdan hareketi kapsamında konuşuyor, duyarlılıklarını belli ediyorlar. Bu da önemli bir gelişmedir. Çünkü neredeyse Ümmetin ve insanlığın üzerine bir ölü toprağı atılmış ve kimse yerinden kımıldayamıyordu.
-Siyonist işgal rejimi, 7 Ekim’den bugüne hedeflediği hiçbir amacına ulaşamadı.
Ne esirlerini alabildi ne HAMAS ve Kassam’ı etkisizleştirebildi ne de yerle bir olan itibarını kurtarabildi.
Tabii bunun hıncını Hannibal Protokolü vs. gibi söylemlerle sivillerden çıkarıyor.
Mücahidlerle baş edemeyen korkak Yahudiler, bunun acısını çocuk ve kadınları öldürerek, yerleşim alanlarını bombalayarak çıkarıyor.
Kayıplarla birlikte 20 bini çocuk ve 15 bini kadın olmak üzere yaklaşık 50 bin sivili katleden Yahudiler, 150 bin yapıyı tamamen ve 200 bin civarındaki evi de kullanılmaz hale getirerek Gazze’yi adeta haritadan silmeye çalışıyor.
-Buna rağmen 7 Ekim ile birlikte başta İslam Ümmeti olmak üzere neredeyse tüm insanlık ailesi tarihte ilk defa aynı hedef için yani Filistin’in özgürlüğü etrafında birleşmekte.
İslam Dünyası, gah ‘İngiliz Şiası gah Amerikan Sünniciliği çerçevesinde yaklaşık iki yüzyıldır kısır bir döngü etrafında dönüp dolaşarak mezhep çatışmalarıyla enerji tüketirken bir ilk olarak oklarını düşmana yöneltti.
-İslam Dünyası, Siyonistlerin uydusu olmuş birkaç devlet hariç, bir ilk olarak Gazze-Kudüs meselesi etrafında yekvücut kenetlenme başarısı gösterdi, öyle ki bunu da Aksa Tufanı’na borçlu.
-Aksa Tufanı ile birlikte insanlık İslam’ın gerçek /güzel yüzü ile karşılaştı.
Daha önce kendi icat ettikleri maşa örgütler eliyle kirlettikleri bazı kavramlar tekrar eski değerlerini kazandı. Geçen süre zarfında; Batılılar tarafından ince planlarla yıllar içinde kirletilmiş kavramlar temizlenmiş oldu.
İnsanlık Ailesi, HAMAS ve Kassam Tugayları’nın nebevi uslübuyla tanışınca ‘Cihad’ kelimesi başta olmak üzere ‘Esirlere nasıl muamele edileceğine dair İslam’ın sahih yaklaşımı’ ve İslam’ın savaş hukukundaki harika pratikleri görmüş oldu.
-Ayrıca tüm dünya tam bir yıldır Gazze’yi konuşuyor. Gazze dünyanın ortak gündemi oldu.
Yahudi zihniyetinin kirlettiği Batı Dünyasındaki vicdan sahipleri ilk defa İslam’ı araştırmaya başladılar.
İnsanlık İslam’ın güzel yüzünü görünce akın akın İslam’a yöneliş de başladı.
Siyonizm ile Yahudi’nin çirkin ve bir o kadar tehlikeli gerçek çehresi görülmüş oldu.
-Aksa Tufanı, Filistin direnişinin gerçek sahiplerini ortaya çıkardığı gibi hain (Mahmut Abbas ve ekibini de ortaya çıkarmış oldu.)
-Aksa Tufanı toplumlarda Batı’yı ve değerlerini sorgulama kapısını araladı.
Tabii Batı’nın ahlaki üstünlüğünü kaybetmesi hegemonik üstünlük kaybını da beraberinde getirecektir.
Aksa Tufanı ve akabinde yaşanan vahşet ve soykırımla Siyonist işgal rejiminin gerçek yüzü ortaya çıkmış ve artık mevcut sınırların Yahudiler aleyhine olacak şekilde değişeceği konuşulmaya başlaması da ayrı bir kazançtır.
Peki ya Gazze’nin/HAMAS’ın kayıpları? Diye sorulsa;
Şeyh Ahmet Yasin’in meşhur söylemini hatırlatmak yeterli olacaktır:
“Savaşsak da öldürülüyoruz, savaşmasak da...Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!”