Donald Trump'a Pensilvanya mitingi sırasında bir suikast girişimi oldu. Doğal olarak tüm dünyanın dikkati bu suikaste çevrilmiş oldu.
Saldırıda kullanılan silah AR-15 tipi yarı otomatik tüfek ABD'de her 20 yetişkinden 1'inde yani yaklaşık 16 milyon kişide bulunuyor. Diğer silahlar da ele alındığında neredeyse silahsız kimse bulunmuyor.
Amerika’daki silah çılgınlığını anlatmak için şu fıkrayı anlatırlar:
New York’taki bir daireye baskın yapan FBI, aramada dürbünlü bir suikast tüfeği bulur ve sahibine sorar:
“Bunu ne için aldın?”
“Geyik avlamak için aldım!” diye cevap verir tüfeğin sahibi.
ABD’de halk şiddete aşırı meylinden dolayı hepten yoldan çıkmış durumda olmasına rağmen ABD Başkan yardımcısı Kamala Harris, akıllara ziyan bir şekilde “Bizim milletimizde böyle bir şiddet yoktur!” diyor.
Trump’a suikastle birlikte Amerika’da başkan ve başkan adaylarına yönelik olarak şimdiye kadar 9 suikast düzenlenmiş.
Suikast silsilesinde Trump, en meşhur aday olmasa da mevcut dönem için hayati bir önem taşıdığı yadsınamaz.
Trump, sosyal medyadan yaptığı açıklamada açıkça meydan okuyor ve Küreselcilere karşı mücadelesinin devam edeceğini vurguluyor. "Korkmayacağız, bunun yerine inancımızda dirençli kalacağız ve kötülüğe karşı meydan okuyacağız."
Yorumcuların girmediği bir konu var ki en az suikast girişimi kadar önemlidir.
ABD’deki sistem gözüyle bakıldığında iyi anlaşılması gereken noktalardan biri; her kim kazanırsa kazansın siyonist işgal rejiminin katliam ve işgali genişletme çabalarında herhangi bir değişimin olmayacağıdır.
283 gündür süren katliam ve soykırımın arkasında duran ABD yönetiminin bu duruşunda herhangi bir değişiklik olmayacağı tam aksine Trump’ın 7 Ekim’den sonra sarf ettiği “Ben başkan olsaydım HAMAS buna cesaret edemezdi!” ifadesi başlı başına gelecekteki manzarayı da ortaya koyuyor.
Amerika müesses nizamı, başta Ortadoğu olmak üzere dünyanın tüm hassas noktalarında sömürge düzenini en karmaşık şekilde kurmuş bulunuyor.
Öyle ki Filistin bağlamında ele alındığında kurulan düzeni açık gözlerle görmek mümkün.
Filistin’in haini olarak anılan ve Batı Şeria’daki iç istihbaratı tamamıyla Şin Bet’in (siyonist işgal rejiminin iç istihbarat biriminin) kontrolüne teslim eden Mahmud Abbas yönetimindeki Filistin Devlet Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada Hamas, soykırımcı işgalci İsrail ile bir tutuluyor.
Gazze’deki vahşetin dokuzuncu ayında yapılan açıklamada, "Hamas'ı, İsrail'in yürüttüğü imha operasyonunun bir ortağı olarak görüyoruz." deniliyor.
Bu açıklama Türkiye’deki katil PKK yapılanmasının kendisine ve siyonist planlara karşı durmasına getirdiği ‘Bunlar Kontrgerilladır!’ şeklindeki iftirasını akla getiriyor.
Zihniyet aynı, beslenme kaynakları aynıdır.
İkisinin de kaynağı Küresel Siyonizm olup emperyalist ABD’nin elinde tam bir oyuncağa dönüşmüş durumdalar.
Hain Mahmut Abbas yönetimi, Gazze’de benzeri görülmemiş vahşete karşı hiçbir girişimde bulunmazken HAMAS’ı yok etmenin hesaplarını yaparken PKK de gözünü İslami STK’ları pasifize etmeye dikmiş durumda.
İki yapı da aynı yerden talimat alıyor, aynı odaklarla işbirliği yapıyor.
Kısacası Trump’a düzenlenen suikast çeneleri yorup absürt yorumlar yapılırken küresel siyonizmin yerel uzantıları aldıkları talimatların gereğini yapıyor.
Ancak bu yapıların unuttuğu önemli bir nokta var;
Kerbela Mektebi’nin öğrencileri olan ve yeterince ders çıkaran İslami Direniş; ne Küresel Siyonizme ne de yerel uzantılarına meydanı bırakmayacaktır.