Son günlerde birçok etkin ve yetkin isimden ‘Büyük bir savaşın yaklaştığı’ yolunda üst üste açıklamalar geliyor.
Daha da ötesi Avrupa’da ‘Seyreltilmiş Nükleer saldırıların’ yapılabileceği konusu TV ekranlarından gündeme getiriliyor.
O kadar ki İsviçre ve Almanya sığınaklarını yenileme kararı alıyor.
Sırbistan C. Başkanı Vucic İsviçre'nin Die Weltwoche dergisine verdiği röportajda, dünya savaşının çıkma ihtimali üzere sorulan soruya, "Üçüncü Dünya Savaşı'ndan söz edemem ama büyük bir çatışmadan söz ediyorum. Ne kadar uzaktayız? Bundan çok uzakta olmadığımıza inanıyorum. 3 ya da 4 aydan fazla değil ve bunun daha önce gerçekleşmesi tehlikesi de var." diye cevap veriyor.
Macaristan C. Başkanı Orban “Avrupa treni savaşa doğru gidiyor.” uyarısında bulunuyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Rusya- Ukrayna çatışmasının coğrafi olarak mevcut sınırları aşabileceğini belirterek ülkeleri akl-ı selime davet ediyor.
Açıklamalar korku senaryolarına ve komplo teorilerine malzeme sağlarken Rusya’nın iki bölgesine (Sivastopol’a ABD İHA’sıyla ATACMS taktik füzesi atılıyor ve Dağıstan’da eş zamanlı olarak üç noktaya profesyonel bir operasyon ile) aynı günde kapsamlı saldırılar yapılarak karşılık vermeye zorlanıyor.
Söylemler ve son günlerde öne çıkan uyarılar olsa da İngiliz İstihbaratı’nın bir süre önce yaptığı “Rusya’nın Ukrayna’ya karşı taktik nükleer silah kullanacağı” yönündeki açıklamasına karşı Rusya’nın “Tam aksine İngiliz İstihbaratı taktik(seyreltilmiş) nükleer silah kullanacağını ve bu suçu Rusya’nın üzerine atacağını” belirtmesi aslında oynanan oyunun boyutunu göstermesi açısından önemlidir.
İşin bu noktasında Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) nükleer silahlarla ilgili yıllık raporuna göre soykırımcı israil’in, Dimona'daki nükleer araştırma tesisindeki reaktörü için plütonyumunu geliştirdiğini belirtmesi oldukça ilginç.
SIPRI raporuna göre siyonist işgal rejimi depolanmış toplam nükleer savaş başlığı sayısında 90 adet ile nükleer güç sahibi ülkeler arasında sekizinci sırada bulunuyor.
İşgal rejiminin plütonyumunu geliştirerek nükleer cephaneliğini modernize etmesi hayra alamet değil.
Gazze’de hedeflediği hiçbir sonuca ulaşamayan, tam aksine ‘Kara Ordusunun beceriksizliği ve yetersizliği’ tam olarak ortaya çıkan Siyonistlerin, Lübnan’ı tehdit ederek yeni bir savaş hazırlığı yapması kafalardaki soru işaretlerini artırıyor.
Nitekim işgal ordusunun sözde sözcüsü Hagari "HAMAS'ı yok etmenin, ortadan kaldırmanın mümkün olduğu fikri, halkı aldatmaktır" itirafında bulunuyor.
Amerikan Foreign Affairs dergisi: HAMAS’ın "eskisinden daha güçlü" ve Filistin davasının "daha popüler ve çekici" hale geldiğini doğrularken Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada yakında Gazze’deki operasyonun (yani soykırım saldırılarının) sona ereceği ve ordunun büyük kısmının Kuzeye kaydırılacağı belirtiliyor.
Bölge kaynakları da HAMAS'ın askeri gücünün ve insan kaynağının halen büyük oranda varlığını koruduğunu, tünel ağının da %80’nin işler vaziyette olduğunu ifade ediyorken İşgalcilerin gözünü Lübnan’a dikmesinin normalde bir izahı yoktur.
Gazze’de HAMAS ile baş edemeyen İşgalcilerin gözlerini Lübnan’a dikmesi ve Ortadoğu’yu kapsayacak büyük bir savaş başlatıp ‘Varlık sorunu’ bahanesiyle Lübnan’da veya çevre ülkelerde sınırlı taktik nükleer silah kullanmasına hangi batılı ülke karşı çıkacak?
Hele hele Ukrayna’ya kimin attığı belli olmayan taktik nükleer silahlar kullanıldıktan sonra.
Çünkü artık yeni senaryo bu konu üzerine inşa ediliyor.
Gazze’de 269 gündür süren vahşet ve barbarlıktan sonra İşgal rejiminin tüm Ortadoğu’yu hatta tüm insanlığı gözünü kırpmadan yakma isteği ve potansiyeli hiç kimse için sürpriz olmayacaktır.