Yerel seçimlere kısa bir süre kalmışken siyasi parti adayları, seçmenlerle buluşarak, vaatlerini ve projelerini sıralıyor.
Birçok parti yere/yöreye uygun argümanlarla adeta göz boyamaya çalışırcasına çeşitli vaatlerde bulunuyor.
Yıllardır ülkenin yönetiminde bulunan partilerin adayları, yarışa girecekleri bölgenin seçmen profiline uygun bir izlenim vermeye dikkat ediyor.
Seçimlerin kendine has havaları var tabii. Hem ekranlarda hem de sahada tanık olmadığımız birçok değişime seçim arifelerinde şahid oluyoruz.
Mesela birçok parti temel ideolojisinin tam zıttı davranışlarda bulunabiliyor.
Sağ diye bilinen partiler sol tabana hitap adına Kemalizm’in ritüellerine atıf yaparken Sol diye geçinen partilerde de Sağ kesimin tabanına göz kırpma adına her gün amentü haline getirdikleri ‘laik’ hayat tarzlarına zıt söylem ve davranışlar görülmekte.
Bunlardan birine Alanya’daki seçim çalışmalarında rastlandı. CHP’nin Alanya adayı Osman Özçelik, gerçekleştirdiği bir toplantıda konuşmasına 'Besmele' ile başlıyor.
İşin ilginç yanı sol cenahın her fırsatta İslami değerleri aşağılarken ve Laisizmi bir put haline getirircesine hayat tarzı olarak dayatmaya çalışırken aniden bir ‘Seçim arası’ vermesidir.
Bu kesim karşı mahalle gibi hiçbir zaman barışık olmayı kabul etmez aslında. Yani sağ kesim Kemalizm’le uyuşup barışık yaşayabilse de Sol kesim İslam’la bir arada olmaya tahammül edemez.
Diğer bir konu da partilerin vaatleri;
CHP’nin çevirdiği reklam filminde kullandığı söylemlerin tümü akla ziyan açıklamalar olsa da bir cümlesi trajikomik.
“Gücümüzü halktan güvenimizi yaptığımız işten alıyoruz!”
Bu söylem akıllara İmamoğlu’nun her tarafa astırdığı ‘İstanbul kazandı/İstanbul’a kazandırdık’ şeklindeki reklam panolarını getiriyor.
İstanbul’un CHP’lisi bile bunu görünce ‘Koca bir yalan olduğunu’ fısıldıyor. Ancak bu propagandaya karar veren akıl bu koca yalanın yeterince tekrar edildiğinde birçok kişinin bilinçaltında kendine yer edineceğini iyi biliyor.
Seçim yarışındaki partilerden biri de HÜDA PAR.
Seçim çalışmalarına eşlik ettiğimiz HÜDA PAR’ın kendine has çizgisinde yürümekte ısrarcı olduğu ve bir seferberlik haliyle çalıştığını gözlemledik.
Seçim çalışmalarının yukarıda bahsi geçen tablo ile hiçbir alakasının olmadığı rahatlıkla söylenebilir.
Kuruluşundan beridir ilk defa bu denli yoğun bir çalışma temposuyla sahada 7/24 durmaksızın çalışıyorlar.
Sebebi sorulunca da; ‘Bu sefer HÜDA PAR’ diyerek açıklıyorlar.
Yani 12 yıldır aktif siyasette bulunan partilerinin artık halk nezdinde hak ettiği yeri bulması gerektiğini ve bunun için siyasi atmosferin uygun olduğunu belirtiyorlar.
"Önce insan, öncelik adalet" mottosuyla mesaj veren bu parti öteki hiçbir partiye benzemediğini ve Adalet ile Liyakati esas alacağını deklare ediyor.
Tabii mesele sadece söylemle sınırlı değil, adaylarla birlikte sahaya inildiğinde görülen manzara HÜDA PAR’ın halkta oluşturduğu güven duygusu ve ciddi bir teveccüh olunca kullanılan sloganların aslında doğal bir duruşu yansıttığı anlaşılıyor.
Çünkü HÜDA PAR’lı adaylar kendilerini anlatınca halktan hiç kimse onları başkasıyla ya da öncekilerle kıyas etmiyor.
Kısacası görünen o ki; parmakla gösterilecek güzide insanlardan seçilen HÜDA PAR’lı siyasetçiler Türkiye siyasetinde yeni bir rüzgar estirecek gibi görünüyor.
Halkın da dürüst, adaleti tesis noktasında cesur davranacak adaylarla sahaya çıkan bu partiye bir fırsat vereceği belirtiliyor.