1 Ekim günü TBMM’nin açılacağı ve önemli konuların ele alınacağı beklenirken İçişleri Bakanlığı önünde silahlı ve bombalı bir eylem gerçekleştirildi.

İlk etapta akıllara acaba uyuşturucu çeteleri mi bir mesaj vermek istedi şeklinde söylemler oldu.

Hatta yapılan küçük çaplı kamuoyu araştırmalarında vatandaşın %60’tan fazlası “Bu işi mafya babalarının ‘Çete operasyonlarına’ karşılık olarak yaptırdıklarını söylüyordu.

Ta ki PKK bu olayı üstlendi.

Seçilen gün seçilen yer kadar ilginç idi.

PKK’nin, son dönemde ülke içi kadar ülke dışında da üst üste darbe yiyor ve ciddi anlamda bir varlık sorunu yaşıyorken bu eyleme karar vermesi oldukça ilginç.

Kendisini destekleyen ülkelere “Ben hala ölmedim, bana oynamaya devam edin!” mesajı içeren bu eylemin yaklaşan sonu geciktirmeyeceği ve Suriye’ye yeni bir operasyonun kapısını araladığı söylenebilir.

BU SAVAŞIN KAZANANI KİM?

İnsanların büyük çoğunluğu günlük rutinleri içinde boğulurken; Kissenger, bir kaç ay önce Finencial Times’a verdiği demeçte çok önemli mesajlar vermişti.

Demeçte özellikle Rusya ve Çin ile ilgili tespit ve uyarıları dikkat çekiciydi.

Kissenger demecinde; “ne olursa olsun Rusya ile Çin bir araya gelmemeli” derken asıl uyarısını yaklaşan savaş konusunda yapıyordu.

“Eğer savaş tamtamlarını duymuyorsanız sağırsınız demektir” diyen Kissenger öngörüsünü ortaya koyuyordu.

Kimisi çıkıp bu söylemlerin asılsız olduğunu belirterek tespitleri önemsizleştirmeye çalışsa da bu söylemlerin sahada yansımasını çıplak gözle görmek mümkün.

ABD ve İngiltere yani Anglo Sakson akıl, Rusya’yı Ukrayna bataklığında kurutmak için planlarını devreye koyup üst üste silah yardımı yapıyorlar.

Son olarak İngiltere Eurofighter savaş uçaklarını Ukrayna’da konuşlandırdı.

İngiltere savunma bakanının Ukrayna’ya asker gönderebilecekleri yönündeki sözleri başbakan tarafından yalanlansa da aslında bir işaret fişeği çakılmış oldu.

ABD’nin direkt ve dolaylı yardımları ise uzun bir liste şeklinde ancak anlatılabilir.

İlginç olan nokta bu ikili bir taraftan YAPTIRIMLAR bir taraftan da askeri yardımlarla Rusya’yı dize getirmeye çalışırken Rusya ekonomisi daha iyiye gidiyor.

Nasıl mı? Elbette ki Avrupa ülkelerinin Rusya ile yaptıkları ticari faaliyetler ile.

Yani başta Almanya olmak üzere tüm (Batı) Avrupa ülkeleri aslında Rusya ile yaşanan gerginliğin bir an önce sona ermesini istiyor.

Ama Anglo Sakson akıl bir yandan ‘Sizi Rusya tehlikesinden koruyorum’ diyor diğer yandan da Avrupa’yı aynen II. Dünya Savaşında olduğu gibi kendine mahkum ederek ‘Sistem Kurucu’ olduğunu ve kurduğu sistemin dışına çıkmamaları gerektiğini göstermeye çalışıyor.

ABD’li bir senatörün Rusya-Ukrayna savaşını değerlendirirken “Bir tek Amerika askerinin burnu kanamadan Rusya’yı perişan ediyoruz!” demesi oldukça manidar değil mi?

Ayrıca eski BM müfettişi ve ABD Deniz Piyadelerinden eski istihbarat subayı Scott Ritter’in “Ukrayna, Batı’ya uyarak kendini yok olmaya sürükledi!” şeklindeki tespitini de yabana atmamak gerekir.

ABD-İngiliz ikilisi bir taşla kuş sürüsü indirmeye çalışırken, çevre ülkelere dağılan 15 milyon Ukraynalıyı umursamadıkları gibi Medyedev’in sık sık Nükleer Savaş yaklaşıyor demesini ya da Batı ile savaşmaktan başka çaremiz kalmadı şeklindeki tehdidini de görmezden geliyorlar.

Çünkü topun ağzında ilk etapta daima Rusya’ya komşu ülkeler olacak ve tehdit ciddi boyuta ulaştığında barış masasını rahatlıkla kurabileceklerini biliyorlar.