Ölümün bir yaşı var mı?
Ya da yaş, ölüm için bir sebep mi?
Belki de öyledir. Ama bilinen bir şey var;
HERKES ÖLECEK YAŞTADIR!
Üç gün önce sevdiğimiz ve imanına, mücadelesine şahit olduğumuz bir kardeşimizi kaybettik.
Bir yıldır kanseri atlatmak için mücadele ediyordu. Bir yıllık azimli mücadelesinde belki de bir insanın bir ömür boyu çektiği çekeceği elemi eziyeti çekti. Kemoterapi, radyoterapi derken hazindir ki bir akşam vefat haberi geldi aniden.
“Her nefis ölümü tadacaktır” ayetinin pratikteki uygulamasına her gün şahitlik etmemize rağmen ölümü kendimizden uzak görüyoruz maalesef.
‘Unutkanlık’ yetisini daimi bir nimet olarak kullandığımız için sıranın bize gelmeyeceği yanılgısıyla dünyaya daha çok rağbet ettikçe Ahiret yurduna doğru hızla gittiğimizi göremiyoruz.
Üç gün önce kaybettiğimiz değerli kardeşimizin naaşı yıkanırken şehadet parmağının şahitlik için işaret halinde olduğunu söyleyen imam, bu kardeşimizin Allah yolunda mücadelesine, davasına bağlılığına şahitlik eder misiniz? diye sorduğunda benzeri az görülmüş kalabalık bir grup hep bir ağızdan ‘Şahidiz!’ diyordu.
Belki de yüreğimize su serpen tek durum da bu şahitlik oldu.
Zorlu süreçlerden geçerek ruhunu Rabbü’l Âlemine teslim etmenin ve cenazesinde büyük bir kalabalığın buna şahitlik etmesi çok anlamlıdır.
Her insana nasip olmayan ‘İslam Davası uğruna mücadele etme şerefine’ nail olarak ahiret yurduna göç etmenin ne büyük bir saadet olduğunu; bu genç kardeşimizin musalla taşından kalkan cenazesine gururla bakarken anladık.
Dualarında ‘Şehid olmayı’ sık sık istediğine şahit olduğumuz bu kardeşimiz her ne kadar bir hastanede ve bir rahatsızlıkla teslim-i ruh etmişse de, onun ‘Şehadetin 100 derecesinden biri ile kabul görüleceğine, ikramlara nail olacağına inancımız tamdır.
Nitekim Sadiku’l Vad’ul Emin olan Hz Muhammed(sav) efendimiz şehadetin 100 derecesi olduğunu ve her Müslümanın şehadeti arzulaması gerektiğini dile getirir.
Sehl İbni Huneyf radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah Taâlâ'dan bütün kalbiyle şehitlik dileyen bir kimse, yatağında ölse bile, Allah cc ona şehitlik mertebesine ulaştırır." (Müslim, İmâre 157. Ayrıca bk. Nesâî, Cihâd 36; İbni Mâce, Cihâd 15)
Enes radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Şehitliği gönülden arzu eden bir kimse, şehit olmasa bile sevabına nâil olur." (Müslim, İmâre 156)
Resul-ü Zişan başka bir hadisinde şöyle buyurur;
“Cihad etmeden, içinde cihad etme arzu ve niyeti de taşımadan ölen kimse, münafıklıktan bir şube üzere ölmüş olur.” [Sahih Hadis] - [Müslim]
Kişinin Allah yolunda mücadele içinde olması ve ömrünün nihayetini Şehadetle taçlandırmasını dualarından eksik etmemesinin onu şehidler zümresinden kılacağına inanıyoruz.
Bundan dolayıdır ki bu Ümmetin şehidleri diğer tüm ümmetlerin şehidlerinden fazladır.
Rabbim vefat eden aziz kardeşimizi dergah-ı izzetinde şehidlerle birlikte haşretsin bizleri de şehidler zümresinden kılsın inşallah.