Rusya’nın son dönem tarihinde, özellikle büyük savaşlar esnasında isyan ve darbe teşebbüslerinin yaşandığı bilinmektedir.

‘Vietnam Sendromu’ olarak bilinen psikolojik durumun tezahürü olarak tarif edilebilecek durumun yansıması olduğu söylenen Prigojin’in Moskova’ya yönelik sözde ‘Adalet yürüyüşü’ ve isyanının şimdilik durmuş olması her şeyin bittiği anlamına gelmez elbette.

Wagner’in başkaldırısı başladığında akıllara hemen Batılı istihbarat örgütlerinin Putin’in 16 yıllık özel kalem müdürünü kendi saflarına çektiği ve yıllarca kendilerine çalıştırdıkları olay geldi.

Doğrusu Wagner ve Prigojin’in sinsi bir ihanet ya da hainlik içinde olduklarını söylemek doğru değil.

Ancak Prigojin’in zayıf noktalarından hareketle yine Batılı istihbarat servislerinin onu yönlendirme çabası içinde olduğunu kestirmek güç değil.

Nihayette Batılı istihbarat servisleri Prigojin’in büyüyen öfkesini kullanarak büyük posterleri bastırıp ‘Rusya’da yeni başkan’ alt yazısıyla reklamını yaptırıyorlar.

Yani Prigojin’in nefsine oynuyorlar.

Bazen insanın en güçlü olduğu nokta aslında onun en zayıf olduğu yeridir.

İstihbarat servisleri, Prigojini iyi okumuşlar, aynen Şoygu ve Gerasimov’u okudukları gibi.

İş bu noktaya nasıl geldi, kısaca bakmakta fayda var:

Rusya'nın Ukrayna ile savaşında ön saflarda katliamlar yapan Wagner şirketinin paralı askerleri kritik şehir Bahmut'ta hezimet yaşadı önce. Şirketin Patronu Yevgeniy Prigojin, yüzlerce adamının cesetlerinin olduğu bir alanı göstererek, adamlarının Rus askeri yetkililerin kendilerine mühimmat vermediği için öldüklerini söyleyerek Rus askeri yetkililere küfürler savurup birliklerini Bahmut'tan çekme tehdidinde bulundu.

Tabii tehdidin tek sebebinin lojistik, mühimmat sorunu olmadığı anlaşılıyor.

Şoygu ve Gerasimov’un cephe gerisindeki birliklerine füze saldırısı yaptıklarını ve “çok sayıda yoldaşlarının öldüğünü” iddia ederek ‘bu işte son sözü kendilerinin söyleyeceğini’ vurgulayan Prigojin “Halihazırdaki durum Wagner’in sonunu getiriyor. Wagner şirketinin varlığı kısa bir süre sonra son bulacak. Biz tarih olacağız” diyor.

Prigojin Mayıs ayında Rus askeri yetkililerine küfrederek tehdit etmesinin ardından hazırlıklara giriştiği ve nihayette stratejik Rus kenti Rostov’u ele geçirerek askeri bir isyan başlattı.

Prigojin, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Rusya Genelkurmay Başkanı Valery Gerasimov'a suçlamalarda bulunarak, "Rus ordusunun yöneticilerine karşı büyük bir savaşın içine girdiklerini ifade ederek Şoygu ve Gerasimov'un cezalandırılması gerektiğini özellikle belirtti.

Prigojin, "Ülkenin askeri liderliğinin getirdiği kötülük durdurulmalı. Askerlerin hayatlarını ihmal ediyorlar. Onlar adalet kelimesini unuttular, biz onu geri getireceğiz” diyerek aslında taleplerinin bir çeşit ‘Kelle isteme’ olduğunu göstermiş oldu.

Wagner ve Prigojin öfkeyle ortalığı ayağa kaldırırken Rusya’nın resmi iki büyük askeri yetkilisi de bekledikleri Ukrayna Zaferi için kendi isimlerinin ön plana çıkması gayretinde oldu hep.

İkisi de Kızıl Meydan’da (geleneksel olarak yapılacak olan) askeri geçit törenlerinde kendi isimlerinin zikredilmesi arzusundaydı.

Bu nefsi zayıflığı iyi okuyan CIA ve MI6, olayı öyle bir noktaya getirdiler ki Rusya’nın yayılmacı politikasını yerinde boğmak için yöneticiler arasında iç çekişmeyi başarabildiler.

Tüm ülkeleri ve yapıları bekleyen en büyük tehditlerden biri olan ‘Enaniyet’ davasının Rusya gibi bir ülkeyi ne hale getirdiğini iyi okumak gerekir.

Başarılar ‘Benim’ eksiklikler ve yanlışlar da ‘Diğerlerinin’ diyerek hareket edenler eninde sonunda rakiplerinin eline koz verir, kendilerine de yeni rakipleri ve düşman üretirler.