PKK'li Karayılan, Yeşil Sol Parti’nin gösterdiği milletvekili adaylarına yönelik eleştirilere ilişkin,

“Diğer yandan; elbette çalışmalarda eksiklikler yaşanmış olabilir. Yani çalışma tarzında, planlamada, yine adayların tespitinde eksiklik yaşanmış olabilir, yaşanmıştır…”

Neden M. Karayılan konuştu? Sorusunun cevabı önemlidir elbette.

Çünkü dağ kadrosu içinde ‘Kürd Milliyetçiliği’ ile öne çıkan isim Karayılan’dır.

Hatta uzun süredir ‘Türk Solu’ tarafından merkeze çekilerek tabiri caizse ‘kızağa çekilmişti.’

Peki, Karayılan sözüm ona bu özeleştiriyi neden yaptı?

14 Mayıs seçimlerinin en büyük kaybedeni Kılıçdaroğlu olsa da ondan sonraki kaybeden HDP’dir, şüphesiz.

HDP, her ne kadar yine vatandaşa ‘zafer kazandık, 60 milletvekili çıkardık…’ şeklinde yalan propagandaya başvursa da okumuş kesim tutarlı bir şekilde HDP’yi eleştirme cesareti göstererek korku duvarını yıkmaya başladı.

İnsanlar art arda soruyor:

HDP, bir önceki dönemde 85 milletvekili ile mecliste idi. Bunu iyi değerlendirmedi. Sonra 67’ye şimdi ise 60 milletvekili ile ne yapacak?

Bundan da ağırı şu soru olsa gerek:

HDP eliyle Türk Solu güçlendiriliyor. Hatta HDP’yi Türk Solu ele geçirmiş, Kürdlerin partisi olduğunu söyleyen ve Kürdler için mücadele ettiğini söyleyen HDP, neden yönetimine Türk Solu’nu getiriyor.

Türk Solu’nun, Kürdler ve hakları konusunda hiçbir şey yapmayacağı bilinmiyor mu?

Ayrıca HDP’nin seçimde kaybettiği oyların hesabını soran elit kesim, bir milyon civarında kaybedilen oy olduğunu ve bunun özeleştirinin yapılmadığını yapılsa da artık kaybın geri gelmeyeceğini belirtiyor.

Buradan anlaşılan o ki: HDP, Kürd oylarını ciddi anlamda kaybediyor. 14 Mayıs’taki kaybının % 3 civarında olduğu görülüyor. Ancak HDP açısından daha vahim olanı, HDP’nin bu kaybı görmezden gelerek hala bir zafer edasıyla konuşmasıdır.

NEDEN UTANMIYORLAR?

İnsan yalan atsa ve karşıdaki yalan atıldığını öğrense bu normal biri için yıkıcı etki bırakabilir.

Mesela yalan atılan insanı hiç görmek istemeyebilir insan, onunla hiç karşılaşmamak veya özür dileyerek işi yumuşatıp mevzuyu fazla kurcalamadan soğutmak gibi yollar deneyebilir.

Normal bir insan yalan söylemez veya yalanla iş yürütmez ama insani bir zaaf olarak bu yola başvurulduğunda hissedilen duygular bu minvalde olsa gerek.

En azından psikolojik olarak bunlar teyit edilebilir.

Ancak ne hikmetse CHP ve HDP’li siyasilerde bu normal davranışların hiçbirini görmek mümkün değil.

İmamoğlu ve Yavaş’ın seçim gecesi yaptıkları şov’dan sonra CHP’li Özgür Özel seçimden günler sonra şu açıklamayı yaptı:

“CHP’nin sisteminde, sandık görevlisinde orada burada seçim sürecini etkileyecek bir eksiklik falan yok, yok.''

Yani CHP yöneticileri topyekun bir yalan sarmalında basını manipüle etmekte ama gerçekler ortaya çıktığında da en küçük bir pişmanlık, utanma ya da özür dileme ihtiyacı hissetmemekteler.

HDP için de aynı durum söz konusu.

Bugüne kadar Kürd halkına yaşattıkları her hezimeti, sebep oldukları her vahşeti bir başarı hikâyesi olarak anlatma yüzsüzlüğü gösterme becerisi göstermiştir.

Tabii burada asıl sorgulanması gereken olgu; bu kesimlere(CHP-HDP) oy verenlerin söylenen yalanlara karşı hiçbir tepki göstermemesidir.

Bu durumun bizim mahallede olduğunu düşünmek bile istemiyor insan.

Dürüstlüğü esas alan muhafazakâr seçmen; hile ve yalan gibi argümanlara tahammülsüzlüğünü sandıkta kendi partisini cezalandırma erdemini göstermektedir.