Mardin’de mitingi düzenleyen YSP(HDP)’den ilginç bir fetva geldi.

Mitingde konuşan HDP eski başkanı Ahmet Türk “Bu özgürlük mücadelesidir. Bu halkımızın mücadelesidir. AK Parti'ye ya da başka bir partiye oy vermek, günahtır, haramdır." Diyerek hiçbir alakası olmadığı İslami literatürü partisinin menfaatlerine rahatlıkla kurban etti.

Helal ve haram kelimeleri İslami bir inanç ve anlayışın ürünüdür.

HDPKK ile CHP’nin Kemalist zihniyeti için ‘hedefe ulaşmada her aracın mübah’ olduğu düşünüldüğünde İslami kavramları kullanmaktan çekinmemeleri de normal oluyor(!)

Bu güruh her fırsatta “Dini siyasete alet etmeyin!” der durur.

Ama iş kendi kirli siyasetlerine gelince din dâhil her şeyi kurban etmekten geri durmazlar.

Alim kisveli bir şahsın PKK’nin sokak yürüyüşlerinde elinde Kur’an-ı Kerim ile yürüyerek insanları din ile motive edip slogan atmasının ne kadar absürt olduğu unutulmadı elbet.

Karl Marks’a ait olan “Din halkların afyonudur” sözünü her fırsatta kullanarak Kürd halkını İslam’dan uzaklaştırmaya çalışan PKK’nin yine dini argümanlar kullanması ilginç değil mi?

Din ve dindar karşıtlığı konusunda HDPKK ile CHP arasında hiçbir farkın olmadığı, uygulamalarında rahatlıkla görülebilir.

CHP de seçimden seçime ‘Başörtülü’ bazı bayanları parti kadrajına alarak “Başörtüsü ile sorunumuz yoktur!” edebiyatı yapmakta ancak seçimler atlatıldıktan sonra içlerindeki kini göstermekten de çekinmeyerek gerçek çizgilerini belli etmekte.

Kısacası her iki kesimin ortak noktası ‘İslam ve Müslümanlar’ konusundaki keskin karşıtlıktır.

PKK NEDEN BU KADAR YIRTINIYOR?

İç İşleri bakanı S. Soylu bir demecinde; “Kandil benden daha fazla demeç veriyor!” diyerek seçim konusundaki pozisyonlarını belirtmiş.

Doğrusu her seçim öncesi Kandil’den sesler yükseliyor.

Hem partilerini uyaran ve gözdağı veren hem de Türkiye iç siyasetini dizayn etmeye matuf açıklamalar geliyordu.

Ancak bu defaki çok farklı ve dört bir koldan üst üste açıklamalarla işin ne kadar ciddi olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.

Kandil’den Millet İttifakı’na gelen son destek açıklaması PKK’nin elebaşlarından olan Xebat Andok’tan geldi.

Andok, Türkiye’de seçime değil savaşa gidildiğini öne sürerek "Cumhur İttifakı’nın yenilmesiyle PKK'yı etkisizleştirmek isteyenler de yenilecektir." itirafında bulundu.

Yani bu ittifak kazanırsa kendi sonlarının da geleceğini zımnen kabul etmiş oldu.

İMAMOĞLU ERZURUM’DA NE YAPIYOR?

Tam da son dönemin en büyük hazırlığı yapılmış ve Erdoğan ‘Büyük İstanbul Mitingi’ni yapıyorken

Tam da ibre Cumhur İttifakı’ndan yana dönmüş ve Millet İttifakı’nın kirli basını bunu fark etmişken,

Tam da iktidar tam gaz sahaya inmiş, yeni projeleriyle halkın bam teline dokunmuşken,

Tam da HÜDA PAR’a doğudan batıya yoğun bir teveccüh başlamışken….

İmamoğlu, Erzurum’da sözüm ona ‘Halkla buluşma’ toplantısı geçekleştirmeye çalışıyor ve bunu çaktırmadan ‘Bir Mitinge’ dönüştürüyor.

Ama ne oluyorsa birileri kalabalığı taş yağmuruna tutuyor.

Siyasete her türlü şiddetin kötü olduğu kabulüyle birlikte akıllara soru üstüne sorular düşüyor.

İlk taşı kim attı?

Erzurum Belediye Başkanı: “İlk taşı bir CHP’li attı” diyor.

Yani provokasyon varsa başlatan yine CHP oluyor.

Bu arada İmamoğlu’nun Erzurum’da ne işi var? Sorusuna cevap bulunamıyor.

Vatandaş İmamoğlu ve Erzurum ikilisini, Kartalkaya’da kayak tatili ile anımsıyor.

Ayrıca YSK’nın(Yüksek Seçim Kurulu) sadece parti liderlerine miting izni verdiği söyleniyor.

Yani İstanbul Belediye Başkanı’nın İstanbul’daki binlerce soruna bigâne kalıp seçim mitinglerinde dolaşmasının bir İstanbullu açısından izahı yoktur. YSK açısından izahı nasıl olur bilinmez.

Ayrıca yaşanan provokasyonun ardından olayla hiçbir alakası olmayan HÜDA PAR’ın hedef tahtasına konulması ve art niyetli kişiler tarafından seviyesiz sloganların atılması da olayların önceden planlandığına işaret ediyor.