Siyonist Yahudilerin işgali altındaki Filstin topraklarında bulunan Tel Aviv’de yayın yapan ve işgal rejimine yakınlığıyla bilinen Haaretz Gazetesi'nde “Türkiye ve israil arasında süre giden uzlaşma nedeniyle Ankara'nın HAMAS direniş örgütüne karşı ülke topraklarındaki faaliyetlerine kısıtlama getirildiği” iddia ediliyor.
Acaba bu iddianın gerçeklik payı var mı diye merak edilirken Türkiye’deki Filistinlilerin yorumlarına ve içinde bulundukları çalışma ortamına bakılmalı.
Hatırlanacağı üzere Suriye iç savaşı öncesinde Suriye topraklarında çeşitli askeri ve eğitim kampları bulunan HAMAS ve İslami Cihad gibi direniş örgütleri Golan Tepeleri’ne de olan yakınlığı münasebetiyle Filistin’deki direnişi organize etme ve ateşi harlama konusunda çok sorun yaşamıyorlardı.
Ancak 2011 yılında çevre ülkelerin ‘Büyük Oyun’a dahil edilmesiyle patlak veren Suriye iç savaşından sonra Diasporadaki ana merkezini Suriye’den çıkarmak zorunda kalan İslami Direniş Hareketi HAMAS’ın başka ülkelere taşınmasıyla birlikte birçok üst düzey yetkilisi siyonist işgalcilerin suikast şebekesi MOSSAD’ın hedef tahtasında birer birer işaretlenmeye başlandı.
HAMAS, Suriye gibi elverişli bir yer bulamamanın acısını yaşarken Türkiye’nin ilgilenmesi ve verdiği ‘No-Record’(Kayıt dışı) sözlerle birlikte Türkiye’yi ve özellikle İstanbul’u denemeye karar verdi, belki de mecbur oldu.
Geçen süre zarfında Suriye’de iken elde ettiği kazanımları bir daha bulamayan Direniş, şimdilerde Suriye rejimiyle tekrar mekik diplomasisine başlamış olsa da eski günlere bir daha dönmek mümkün olmasa da ortak sınırdan ve Suriye rejiminin sağlayacağı esneklikten dolayı Direniş Grupları Suriye’de suikastlara açık olduğu için idare merkezlerini taşımasalar da askeri yeteneklerini derinleştirmek için bu fırsatı değerlendireceklerdir.
Siyonist Haaretz'deki yoruma göre, Türkiye ve işgal rejimi arasında gelişen ilişkiler sonrası Türk İstihbaratı'nın HAMAS'ın faaliyetlerine sınırlama getireceği iddia ediliyor. Oysa Türkiye’nin son yıllardaki dış açılımları ve ‘Bağımsız politik adımları’ HAMAS konusunda daha esnek davranmasını gerektiriyor.
Siyonist işgal rejiminin Türkiye'den HAMAS'ın tüm üyelerini sınır dışı etme isteğini hatırlatarak yapılan yorumda "Ankara, bölgeye yerleşme çabalarını sınırlıyor. Bu da HAMAS'ın Türkiye'de faaliyetlerinde daha özgür olmasının önüne geçiyor." deniliyor.
Ancak objektif bir gözle bakıldığında Türkiye’nin bu konuda ‘Anadolu İrfanı’ ile hareket etmeye çalışması gerektiğini ve sınır dışı gibi bir durumun söz konusu olmadığı görülüyor.
O zaman bu haberlerin çıkış nedeni nedir? Diye sorulmalıdır.
Bu soru sorulunca MOSSAD ile ilgili o meşhur söz geliyor akla hemen:
‘MOSSAD’ın yaptıklarına değil yaydıklarına bakın.’
Siyonist rejim, yaydıklarıyla Türkiye ile ilişkilerinin eskisi gibi olduğunu ve Türkiye’nin neredeyse kendi yörüngesine girmek üzere olduğu izlenimi veriyor.
Gerçekte ise böyle bir şey söz konusu olamaz artık.
Çünkü Türkiye, tarihi geçmişiyle, bölgesel bir aktör oluşuyla ve etkin dış politikasıyla bir daha Siyonist rejimin peşinde sürüklenen bir iradesizlik sergilerse bu onun parçalanmasına ve tarih sahnesinden çekilmesine yol açacağının resmidir.
Dönemsel olarak yaşanan bir kısım sıkıntıya karşılık hem HAMAS hem de Türkiye tarafının sessiz kalmaları süreci olgunlukla atlatmanın ve hassas çizgiyi korumanın adımı olarak yorumlanabilir.
Sonuç olarak HAMAS, yaptığı açıklamalarda; çevre ülkelerin siyonistlerle ‘Normalleşme’ adımları atmasından rahatsız olduğunu hiçbir zaman gizlemezken bu ülkelerdeki Filistinlilerin çıkarlarını da korumayı ihmal etmiyor ve dahası her şeye rağmen bu ülkelerden Filistin Davası için siyasi destek istemeyi de ihmal etmiyor.
Büyük Satranç Tahtası’nda; Türkiye,1917’de terk ettiği Filistin Cephesi’ni unutmadığı gibi, HAMAS da ‘Normalleşme’ garabetine kapılan ülkelerin üstünü çizme basiretsizliği göstermeyecek profesyonel kadrolara sahiptir.