Aleksandr Dugin, “Rus Jeopolitiği” isimli kitabında “Savaşçı Türkler ile iyi ilişkiler geliştirilmesinin önemine” atıfta bulunur...
Türklerin tarihteki izdüşümleri genel itibariyle büyük savaşlarda kazandıkları başarılar ve akabinde ellerine geçirdikleri geniş topraklarda yüzyıllarca süren yönetimleriyle ilgili olsa da 20. Yy’da Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu ‘Ekonomik entegrasyondan siyasi entegrasyona geçiş örneği’ Türk toplulukları için rol model olmaya başladı.
Geçtiğimiz günlerde (11/11/2022) Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Devlet Başkanları 9'uncu Zirvesi Özbekistan'ın tarihi Semerkant şehrinde gerçekleştirildi.
Kısa süre aralıklarla Semerkant, BDT sonra Şangay İşbirliği Teşkilatı ve şimdi de TDT için ev sahipliği yaptı.
Başarılı geçen bu toplantılarda dikkat çeken Semerkant’ın ‘Büyük Türkistan’ için belki de başkentlik yapacak potansiyelde olduğu. Sonuçta Turan Yurdu için bir merkez seçilecekse bu yerin maneviyatıyla tanınan bir yer olması daha evladır.
TDT toplantısının Türklerin ‘Manevi başkenti Semerkant’ta yapılması yani Türklerin akidevi önderi İmam Maturidi’nin şehrinde bir araya gelinmesinden orada alınan tarihi kararlara kadar Türkler için çok önemli neticelerin başlangıcı olacağı söylenebilir.
Bu zirvenin sonuç bildirgesinde birbirinden önemli ve bir o kadar ilginç konulara imza atıldı.
Zirvede: “Terörizmin, aşırıcılığın ve bölücülüğün her türüne ve biçimine karşı mücadelenin yanı sıra ırkçılık, ayrımcılık, yabancı ve İslam düşmanlığı, nefret söylemi ve dezenformasyonla mücadelede işbirliğini artırmaya...
Ekonomik ve ticari entegrasyonu öngören maddelerden daha önemli olan galiba şu maddeler:
Türk halklarıyla ortak tarih, dil, kültür, gelenek ve değerlerden yararlanarak ticari ve ekonomik işbirliği alanları da dahil olmak üzere Asya kıtasıyla ilişkileri genişletmeyi ve derinleştirmeyi amaçlayan Türkiye'nin Yeniden Asya Girişimi desteklenecek...ve
Türkistan'da Türk devletleri için "TURANSEZ" özel ekonomik bölgesini kurma daveti desteklenecek...”
TDT’nin üzerinden iki hafta geçmişken (28/11/2022 günü) Erdoğan, "Dünyanın yeni ve hayati meydan okumalarla karşı karşıya olduğu şu dönemde, Türkiye Yüzyılı programımızla Cumhuriyet'imizin yeni yüzyılına güçlü bir başlangıç yapmak istiyoruz." Diyerek “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu açıkladı.
Yaşananlar 1990 yılında yaşanan girişimle benzerlik gösteriyor.
SSCB dağılmış ve Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetler tabiri caizse kaygan bir zeminde başsız kalmışlardı.
Bu durumdan istifade etmek isteyen iki ülke oldu: Türkiye ve İran.
Türkiye, ABD’nin de desteğiyle Türklük üzerinden Türkistan Diyarına nüfuz etmek istediyse de o günün ekonomik ve siyasal realitesi onu başarısız kıldı, bir adım geriye çekildi.
Hakeza İran da zayıf ekonomisiyle Orta Asya’da istediği adımları atamayınca Rusya, BDT adıyla yeniden o bölgeye raconu kesen güç oldu.
Şimdi değişen dengeler ve çok kutuplu dünyaya doğru gidişte Türkiye gerçekleştirdiği ‘Denge Politikasıyla’ artık bölgesel güç olma yolunda hızla ilerliyor ve bu da Türki Devletlerin dayanabilecekleri bir güç merkezine yönelmelerine yol açıyor.
Nitekim II. Karabağ Savaşı’ndaki zafer Türkiye’nin tüm Türkistan için ağabeylik rolünün fiili başlangıcı sayılır.
Ancak TDT vakıasının başka bir realitesi daha var ki doğrusu bu korkutucu.
“Yahudi analist Kogan: Türk bloğu tehlikeli ama en çok israil’e yarıyor!” yorumu yaparak bunun arka planındaki sebeplerini açıklıyor.
“Türklerle barışmak, israil’e yarıyor” diyen Kogan Siyonist işgal rejiminin Türkiye ile yakınlaşmasını, hem iktisadî hem de siyasî olarak faydalı görerek “Türk topluluğu, Çin'den Balkanlar'a kadar olan bölgelerde yaşayan çok etnikli büyük bir grup… Türkler şimdi kalıcı bir blok oluşturma derdindeler.. Rusya, Ukrayna’da aşağılandı, Türk dünyasına ilgi arttı” ifadelerini kullanıyor.
Kogan Türkiye’nin İşgal rejimiyle Aliyev’in desteğiyle tekrar ilişkilerini güçlendirdiğini ve daha önemlisi “İsrail, Azerbaycan ve Türkiye vesilesiyle Türk dünyasına açılıyor!” diyerek asıl hedeflerinin “Türk bloğu, İran rejimine darbe indirebilir” şeklindeki yorumuyla büyük bir TÜRK- İRAN SAVAŞI olduğunu belirtiyor.
Nitekim Aliyev’in TDT’de İran’ı uyarması tüm üye devletlerin uyarısı olarak algılandı.