İlginç Kareler; Suikastler ve İfşalar, Dünya nereye gidiyor!

Son günlerin en çok konuşulan konuları ilginç bir şekilde birbiriyle ilintili.

ABD Başkanı Biden’in sağlık sorunlarının ayyuka çıkması ve Rusya’nın Ukrayna işgaline karşı gösterdiği ‘yetersiz tutum’ nedeniyle kamuoyunda hızla eriyen desteğine karşılık Trump’ın yıldızı gün be gün parlamaya devam ediyor.

Trump ve ekibi yeniden gündem olurken aniden(!) FBI’ın radarına giriyor ve Florida’daki malikanesi ‘Devlet sırrını barındıran evrakları bulundurmak’ iddiasıyla aranıyor.

Karşılıklı suçlamalar sürerken FBI, evden 15 kutu alarak çıkıyor.

Yani Trump’ın ipi bundan sonraki süreçte FBI’ın elinde denilebilir.

Bu noktada şunu sormak gerekir;

FBI’ı Trump’ın üzerine Küreselcilerin saldığı gerçek mi? Trump ile ilgili ifşa operasyonunu neden yapıyorlar? Zamanlaması manidar değil mi?

ABD’den dahi ilgiyle izlenen bir diğer konu da yanı başımızdaki Dedeağaç.

ABD basını ilginç bir şekilde ABD Ordusu’nun Yunanistan’ın Dedeağaç bölgesini neden bu kadar fazla silahlandırdığını yazıp çiziyor.

ABD Dış İşleri Bakanlığı bu askeri konuşlanmanın sebebi olarak Rusya’yı gösterse de Sn. Erdoğan kesin bir dille “Yemeyiz!” diyerek cevaplıyor.

Dedeağaç’taki askeri üsler ve nitelikleri tartışılmaya devam ederken birçok gözlemci ‘ABD’nin ikinci Ukrayna senaryosu’ hazırlığında olduğunu belirtiyor.

Hızını alamayan bazısı da “Türkiye’yi NATO’dan çıkarıp Güney Kıbrıs ve israil’i alacaklar!” diye ısrarla uyarıyor.

Anlaşılan o ki; ABD’nin çöküşe doğru gittiği söylenirken hala ortalığı karıştırmaya ve güçler dengesini kendi lehine zaman kazanmak için kullanıyor.

ABD’deki derin yapının savaşı sadece Çin veya Rusya ile değil.

Büyük kapışmanın bir yönü de Küreselcilerle ilgili olanı.

5G ve daha yeni yeni düzenlenmeye başlanan 6G üzerinden Küreselciler yeni bir dizayn gerçekleştirmeye çalışırken ABD istihbaratı (Ve tabii İngiliz MI6/ Dış istihbaratı) dört bir yana operasyon çekiyor.

İnsan sormadan edemiyor bu iki istihbarat örgütünün bu kadar geniş bir cephe ile baş etme şansı var mı?

Çünkü görünen o ki; Alman ve Fransız istihbaratlarının ne Çin ile ne Rus istihbaratıyla ne de Küreselcilerle didişme gibi bir niyetleri yok.

Ancak özellikle Alman istihbaratının (BND’nin) güçlü bir kolunun CIA güdümünde olduğu düşünüldüğünde gittikçe hızlanan SUİKAST DİZİSİNDE rol alacağı söylenebilir.

Görünen planda ABD, ‘Beyin ölümü gerçekleştiği’ söylenen NATO’yu yeniden toparlamayı ve kendisinin yeniden yeryüzündeki yegane domine edici güç olabilmesi için Rus-Ukrayna sorununu kullanarak bir taraftan Rusya’yı yeniden ‘Soğuk Savaş’ denklemine çekerek zayıflatmaya bir taraftan da Avrupa ülkelerinin Güvenlik kaygılarını karşılayarak onları kontrol etmeye çalışıyor.

 

 

Tüm bunlar sürerken gündemi kalıcı olarak değiştirmeye matuf bir suikast haberi Moskova’dan geldi.

Rus muhalif lider Navaldi’nin zehirlendiği günün yıldönümünde Putin’in akıl hocası ya da meşhur stratejist/filozof olarak anlatılan Alexander Dugin’e karşı bir suikast gerçekleştiriliyor.

Güzergahını değiştiren Dugin, saldırıdan son anda kurtulurken kızı Dugina hayatını kaybediyor.

Dugina’nın da sıradan biri olmadığı dahası, babasının yerine geçmek için özel yetiştirildiği ve hazırlık yaptığı biliniyordu. Yani Dugin’i indiremedilerse de Dugina’yı öldürmekle de Putin’e büyük bir kayıp verdirdiler.

Tabii Putin’in bu suikaste karşılıksız kalmayacağı ve şimdiden hedef arayışına girdiği tahmin ediliyor.

En azından eş düzeyde bir yetkilinin yakında suikaste kurban gitmesi kimseyi şaşırtmaz.

Hele hele suikastler konusunda uzman ve bir hayli kabarık sicili bulunan FSB (KGB) hazır kıta beklerken...

Tüm bunlar olurken etrafındaki gelişmeleri ilk kez yerinde okumayı başaran Türkiye tabiri caizse “Komşularla sıfır sorun politikasına” hızlı bir dönüş yapmanın hayati önemine binaen yeni çözüm yolları arıyor.

Malum, 2011’de ABD projesine ayak uydurmanın ağır vebali taşınamaz hale gelmiş durumda.