İslam Coğrafyasının büyük çoğunluğunun kukla veya Batı hayranı idareciler tarafından yönetildiği bilinen bir gerçek. Bu yöneticiler dünyalarını cennete dönüştürerek yaşarken halklarının 2. sınıf insan, ülkelerinin 3. dünya ülkesi olmasını umursamazlar.

Ülkeleri dünyada ALAY konusu olmuş halkın dinine misyonerler dadanmış, insanlar açlık çekmiş... Umurlarında olmaz. Onlar için en önemli şey batılı medya organlarında övgüyle anılmaktır. Hal böyle olunca  kendi insanına, dindaşına sert, efendi gördüklerine karşı duyarlı ve sevecen olurlar.

İslam Dünyasında neredeyse tüm ülkelerin cezaevlerinde ya suçsuz yere yatanlar var ya da baskı ve işkencenin dozunun artırıldığı nice insan var.

Zulüm ve baskıda en üst sırada bulunan Suriye Baas Rejiminin zindanlarını kelimelerle anlatmak belki imkansız bir şey; ama bir nebze de olsa tanımak için "Salyangoz "isimli kitabı okumak yeterli sayılır. Bunun yanında zindanın canlı tanıkları olup hasbelkader çıkmayı başaran insanlardan duyduklarımız bu kitabın vakıayı sadece bir yönüyle anlattığı intibaını uyandırıyor.

Sınırımızdaki Irak'ta da durum pek farklı sayılmaz. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW)'nin raporlarına göre Irak’ın kuzeyinde bulunan 3 cezaevinin şartları "aşağılayıcı" olarak nitelendirilmektedir. Söz konusu cezaevlerinde binlerce erkek, kadın ve çocuk tutuluyor. 

HRW, Irak’ın kuzeyindeki Ninova bölgesindeki "Tel Keyf" cezaevinin içerisinden fotoğraflara ulaştığını açıkladı. El- Faysaliyye ve et-Tefsiriyyat cezaevlerinin de temel uluslararası standartlara uymadığı belirtiliyor.

HRW’ye göre Tel Keyf, Faysaliyye ve Tefsiriyyat cezaevleri, maksimum 2 bin 500 kapasiteye sahip. Geçtiğimiz Haziran ayında, tutuklu bulunanların sayısının 4 bin 500 kişiye ulaştığı ifade edildi. Bu kişilerin büyük bir çoğunluğu terörle suçlanıyor.

Suudi Arabistan zindanlarında sırf mevcut yönetimi eleştirdiği için idam cezasının uygulanmasını bekleyen tanınmış alimlerin olduğu gerçeği bu ülke zindanlarının mahiyeti hakkında yeterli açıklamayı veriyor.

  Mısır zindanları İslam Coğrafyasının en gaddar yapıları olmaya devam ediyor. Bir Cumhurbaşkanının hayatını hiçe sayan bu zindanlar tarih boyunca hem İslam Davetçilerine hem sıradan mahkumlara sınırsız zulümlerin uygulandığı mekanlar olmuştur.

Afganistan’da "Bagram Cezaevi" örneği Çeçenya’da Kadirov’un işkence hücreleri, Fas'tan Endonezya'ya tüm İslam dünyasının kanıksadığı bir realite haline gelmiştir. Oysa İslam dini özünde işkenceyi kötü muameleyi yargısız infazı, lüzumsuz tutukluluğu, uzun yargılamayı, "Mahkumiyetin Mağduriyete" dönüştürülmesini yasaklamaktadır.

Ancak örneklerde görüldüğü gibi İslam ülkelerinde yaşanan hukuksuzluk ve zulümlerin dozajı İslam düşmanlarının uygulamalarından daha şiddetlidir. Bunun nedeni araştırıldığında şu sonuçlarla karşılaşıyoruz;

-İslam’ı tam yaşamayan, İslam’ı kendi heva hevesine göre yorumlayan yöneticiler daha vahşi daha acımasız oluyorlar.

-Müslüman toplumlar hak arayışında olduğu gibi “Adalet arayışında” da baskılanmış, sessizliğe bürünmüştür.

-İslam Düşmanları "Kullanışlı Maşalar", yöneticiler eliyle Müslüman toplumu daha rahat dizayn etmektedirler.