Her şey dengine mukabil olmalı. Karşıdaki pehlivanın kilosu neyse aynı kiloda bir rakip karşısına çıkmalı. Rakibin yaş aralığı hangi kategorideyse, o yaş aralığında birisiyle yarışmalı. Aksi halde ne hikmet ne de adalet sağlanmış olur.
Bu yüzden büyükler, dişi keskin kurda karşı uysallığı zulüm olarak değerlendirmişlerdir.
Efendimiz bu kuralı çok güzel uygulamıştır. Düşmanın şairlerine karşı şairlerini sahaya sürmüştür. Yiğitlerine karşı yiğitlerini, şahinlere karşı da şahinlerini…
Bir de sesi gür çıkanlara karşı aslan gibi kükreyen sözcülerini öne sürmüştür.
Uhud sonrası dağları; “Büyük Hubel ve yaşa Uzza!” şeklinde inletenlerin karşısına da sesi, kişiliği ve hışmı ile kükreyen Ömer’ini ileri sürmüştür. Çünkü O(a.s.v) herkese anladığı dilden cevap veren hikmet peygamberidir. Bedir’de merhamet edip serbest bıraktığı esir, Müslümanlara karşı tekrardan savaşa(Uhud’da) iştirak etmiş ve esir düşmüşse tüm yalvarmalara rağmen onun gözünün yaşına bakmamış kellesini bedeninden ayırtmıştır. Çünkü affetmek de merhamet de sertlik de tavizsizlik de yerine göre güzeldir ve anlam kazanır. Affetmek büyüklüktür; ama yersiz ve hikmetsiz yumuşaklık da af da zillettir.
Az çok neden bunları yazdığımı anlamışsınızdır. Karşımızda anlaşmadan, barıştan, diplomasiden, haktan, hukuktan ve savaş ahlakından anlamayan ceberrut, kişiliksiz ve alçak bir düşman varsa kullanacağınız dili iyi belirlemelisiniz. Aksi takdirde çok sonraları kafanıza bir şeyler “donk!” etse de iş işten geçebilir. Ki geçiyor da…
Geçiyor olmasına da hakikat noktasında benden farklı düşünüldüğünü çok düşünmüyorum. Yalnız kafalar karışık, ölümü kabullenmiş ve kendi kardeşlerinin yok oluşu karşısında bir şey yapamama çaresizliğine ve özgüvensizliğine mahkûm olmuş durumda.
Sadece az bir şey de olsa harekete geçmek bu hastalıktan kurtulmaya yetecektir. İnanın durduğumuz yerde silkelenmemiz bile ümmetin kurtuluşuna vesile olacaktır. Hani merkebin birini bir çukura koymuşlar ve üstüne toprak atmışlar ya! Her toprak attıklarında merkep kendisini biraz silkelemiş ve toprak üzerinden ayaklarının altına düşüvermiş. Her hamlede aynı tepki olunca ayaklarına düşen toprağa basarak yükselmiş ve çukurdan kurtuluvermiş.
Silkinelim dostlar silkinelim. Silkinelim ve Allah’a dayanalım. Yoksa düşmanla beraber ilahi sünnet karşısında halimiz yamandır. Hem de çok!..
Selam ve dua ile