Ok atmadaki ustalığı ile Müslümanlara nefes aldırdığı için Efendimizin; “Anam babam sana feda olsun ey Sad, At!” iltifatına mazhar olan izzetli mi izzetli bir mücahit… Düşmana boyun bükmeyen ve zalimlerin burnunu yere sürtme arzusunu bir an kalbinden çıkarmayan İslam’ın aziz bir evladı…
Öyle ki; Abdullah b. Cahş efendimizle karşılıklı dualaşıp, Hz. Abdullah Allah yolunda paramparça olup şehadeti temenni ederken, kendisi ise düşmana karşı altta kalmama ve düşmanın beynini paramparça etme arzusuyla yalvarıp yakarmıştı. Bu düşünce onun hayatının olmazsa olmazıydı. Düşmanın Müslümanları ezmesine, Müslümanlara hakaret etmesine ve kibrine zerre mi zerre tahammül edemezdi. Öyle ki; Cihad’ın farz olmadığı ve Müslümanların aynı zamanda gizlice vadilere doluşup namaz kılmaya çalıştıkları dönemde de İslam yolunda ilk kan akıtan sahabe olma şerefine nail olmuştu…
Bu haftaki köşemizde bu mübarek sahabeyi işlememizin en özel sebebi Gazze’dir. Çünkü aziz olan için ancak aziz ve başı dik olan ileriye atılır. Aynı Hz. Sad b. Ebi Vakkas(r.a) gibi.
İslami Hareket’in hiçbir evresinde düşmana boyun eğme ve pısırıklık yoktur. Bunun en güzel sembollerinden biri de Hz. Sad’dır. Sayı ve imkanların en kıt olduğu dönemde bile Ebu Süfyan’ın başını yararak kan akıtan ilk sahabe olmuştur.
Ki gizli ibadet ve teşkilatlanma döneminde bu olmuştu. Aslını yazan azdır ama ben dile getireyim; Efendimiz de bu dönemde düşmanın her hakaretine boyun eğmemiş ve yeri gelmiş karşı ataklar yaparak kendisini öldürmekle korkutan Ubey b. Halef’e; “Asıl ben, seni öldüreceğim.” demiş, hatta diğer aşırı giden bazı düşman reislerini de ölümle korkutmuş ve Kabe’nin avlusunda onların duyacağı şekilde helaklerini Allah’tan istemişti. Bu düşmanın kalbinde bir bomba etkisi oluşturmuştu. Bu yüzden İslam’ın hiçbir evresinde sinmişlik yoktur. Müslümanlar sabırla beraber, yeri gelmiş; “Artık yeter!” de diyebilmiştir. Zaten aksi insanın doğasına da terstir. Gençler bir taraftan frenlenip sabır ve itaat eğitiminden geçerken, diğer taraftan bu fıtri ve insani yönleri de “tepkisel” olarak tatmin edilmiş ve sınırlı bilinçli bireysel eylemlerine müsaade edilmiştir. Çoğunluğun gençlerden oluştuğu bir hareket bu dengeyi ıskalarsa etrafında genç bulamaz! Bugün birçok İslami Hareketin yaşadığı en büyük sorunlardan biri de zaten bu değil midir?
İşte Sad b. Ebi Vakkas bu mektepte yetişen en başarılı talebelerinden biriydi.
Gazze’nin onurlu ve izzetli duruşunu sembolize eden Osman b. Mazum, “Mekke’de kardeşlerim işkence görürken, ben bir Müşrik’in himayesinde kalamam!” deyip, Kabe’nin avlusunda himayenin kendisinden kaldırıldığı ilan edildiği anlarda, Müşrik’in biri Hz. Osman b. Mazum’un suratına darbeyi indiriyor. Bunlara şahit olan Sad b. Vakkas okun yaydan fırladığı gibi yerinden fırlayarak Müşrik’in suratını morartıyor. Aynı zamanda kendisi de sıkıntılar yaşıyor. Bu olayları tahlil ettiğinizde bazı olayların bireysel ve bilinçli ataklarla gerçekleştiğini göreceksiniz! Hatta Medine İslam Devleti Dönemi’nde komuta merkezinden habersiz bazı özel ve bireysel operasyonların yapıldığını daha önceki makalelerimizde dile getirmiştik. Ve yapılan eylemler bilinçli bireysel eylemler olduğu için, bazı siyer kaynakları Efendimiz(a.s.v); “Kim Allah’a ve resulüne gizli yardım eden birini görmek istiyorsa falan kişiye baksın.” İftiharını da nakleder.
Dedim ya, bu mektepte yetişen yiğitler en dar ve zor dönemlerde, hatta cihadın farz kılınmadığı dönemde bile kardeşlerine eza verilmesine tahammül etmemiş ve kendilerini feda edebilmişlerdi. İşte bu ruh tüm acılara rağmen onları güçlü olarak yarına ulaştıran en büyük amillerden olmuştur.
Günümüze gelecek olursak; kimimiz darlıktan, kimimiz azlığımızdan, kimimiz imkansızlığımızdan ve kimimiz de bilmem ne tür bahanelerle binlerce kardeşimizi yalnızlığa terk ettik. Bu konuda cihadın farz olduğu alimlerce haykırılmasına rağmen!
En azizlerimizi ağlattık, en aziz olanlarımızı yalvaracak hale getirdik ve en aziz olanlarımızın ahlarını aldık… Cidden bizim yatacak yerimiz var mı dersiniz? Yıkıl ey dünya üstümüze! Ki eğer içimizden binlerce Sad b Ebi Vakkas çıkmıyorsa… Yıkılsın çünkü bu utanç artık kaldırılacak gibi değil.