Ülkemde adam harcamak kadar kolay bir şey yoktur, desem abartmış olmam sanırım. Tarihi vesikalara baktığımızda neredeyse Kurtuluş Savaşı'nın o hararetli yıllarında kahraman olarak ilan edilen kim varsa, hemen hemen hepsi ileriki dönemlerde hainlik veya itibar zedeleyen etiketlerle damgalanmışlardır.
Hele merhum Mehmet Akif Ersoy'un bir gönül kırgınlığı vardır ki, yürekleri sızlatır...
Sarıkla savaşan ve çarşafla mermi taşıyan nice insanlar, bugün bile kendini vatanın yılmaz sahibi ve savunucusu olarak ilan edenlerin dilinde ağız dolusu küfürlere maruz kalabiliyor.
Yani gidişatta, tanımlamada bir sorun var.
Vatan vatan! diye yırtınanlar, ne vatan uğruna bedel verenlere saygı duyuyor ne de değerlerine.
Zora düşünce bankamatik sıralarına girip, stok için yarışa giren bu çok sözde vatanseverlerin, hiçbir zaman dertleri vatan ve değerlerinin kutsiyeti olmamıştır. Tarih buna şahitlik yaparken, günümüzde yaşananlar da bu kirli zihniyete ayna tutmaktadır.
Bir iki misal bunların kokuşmuş zihniyetlerini ortaya koymaya yetecektir. Bakın! Sizler hiçbir zaman bu sözde çok vatanseverlerin kilise ve havra ile papaz ve haham ile Hıristiyanlık ve Yahudilik ile Batı ve Avrupa ile İngilizce, Almanca ve Fransızca ile sorunlarının olduğunu gördünüz veya duydunuz mu? La mümkün, değil mi? Hatta aksine papazlarla ağzın kulaklara vardığı gülücüklü pozlar verdiklerini ve İslam büyüklerine ise salya sümük saldırdıklarını görürsünüz.
Diğer taraftan bunların İngilizlere ve batılılara karşı, beraber savaştıkları Kürtlerin ve Arapların dili olan Kürtçe ve Arapça'ya sürekli saldırıp hazımsızlık problemleri yaşadıklarını; İngilizce'yi ve Batılıların diğer dillerini ise sevgiyle kucakladıklarını görürsünüz. Fransızca'yı bir aşk ve romantizm dili olarak pompaladıklarını bilmeyeniniz yok sanırım.
Evet, kansızların ve de hainlerin önde gidenleridir, bunlar.
Düşünebiliyor musunuz? İstanbul'da bir ilçenin CHP'li belediye başkanı Süryanice Süryani vatandaşlarının bir özel gününü tebrik ediyor. Yazılan harfler Arapça'yı andırdığı için sözde vatansever ve aydın olan bir yazar, başkan Arapça tebrikte bulunmuş diye vaveyla koparıyor. Başkan da Süryanice tebrik yazdığını belirtince, bu çok aydın olan yazar özür beyan ederek başkanın bu tebrikinin çok yerinde olduğunu belirterek bu sefer takdir ediyor.
Pes değil mi? Sorsan, Süryanilerin bu ülkenin bir parçası olduğunu, söylerler....
Ya Araplar?..
Mardinli, Siirtli, Batmanlı, Gaziantepli, Hataylı, Maraşlı, Adıyamanlı, Bitlisli, Şanlıurfalı vb. nice şehirli Arap kardeşlerimiz bu ülkenin birer parçası değil mi? Azınlık olan bir avuç Süryani’ye gösterilen bu anlayışın(ki gösterilmesi de gerekir) zerresi neden, bu ülkenin asli unsurları olan ve bu toprakları kanı ile sulayan bu insanlara ve dinlerine de gösterilmez.
İngilizce tabelada sorun yok, ama Arapça olursa hemen indirilmeli. Şu an CHP'li belediyelerin bu vatandaşlara ve dinlerinin dili olan milyonlarca insana karşı işledikleri bu cürüm, saygısızlık çuvala sığar mı?
Dedim ya; mesele ne mülteciler, ne Türkçe, ne de vatandır...
Türkiyeli Arap kardeşlerimize de bu konuda dillerine yapılan bu hürmetsizliği üst perdeden telin etmek düşmez mi?
Biri de çıkıp; "Biz de bu vatanın bir unsuruyuz. Değil sadece Türkiyeli Arapların, ülke dışından gelen nice Arap kardeşlerimizin kanının sulandığı Çanakkale'den utanmaz mısınız? O ki has Türkçe hayalleri kuruyorsunuz, Öyleyse Türkçe'deki bütün Arapça kelimeleri çıkarın, kullanmayın kardeşim.
O zaman Gençliğe Hitabe'yi bile okuyup anlayamazsınız." Diyemiyor mu?
İmam Ali(r.a)'nın, bir haksızlığa uğradığınızda hakkınızı savunmazsanız, daha sonra hakkınızla beraber şerefinizi de yitirirsiniz, anlamındaki cümlesi ile noktalayalım inşallah.
Selam ve dua ile.