Bu haftaki yazım ve meramım, İslam fikriyatı yoğunlukta olan partilerin ve İslam’a hizmeti iddia eden İslami yapıların ittifaksızlığı ve vahdetsizliği üzerine olacak inşallah. Lafı da fazla uzatmadan gündemimize dönecek olursak;
Fatih Altaylı, benim açımdan bu ülkenin başına gelmiş geçmiş en büyük aydın görünümlü fiyaskolardan ve talihsizliklerden biridir. Neden mi? Çünkü; hem programlarında sözüm ona dışkısını yemekle iftihar eden adamlarla bilimsel konu ve araştırmaları işliyor gözüküp, kendisini medeniyetin ve aydınlığın süvarisi kisvesine bürüyen hem de edebi ve namusu ile bilim ve bilgide dönemin üniversitelerinde birinci olan başörtülüleri “fahişe” olarak niteleyecek ve onları cezalandırmak için, sokaklarda zamanın emniyet güçlerinin avukatı olma şerefini(!) kendisine layık gören bir çukurdur…
İşte bu çukur, cami içerisinde müstehcen bir şekilde kendisini kayıt altına alan amip beyinli bir yaratığın savunuculuğunu yapmış. Kendisine yakışanı yapmış… Yapıyorlar da. Hangisinden bahsedelim? Başörtülü avukata tepki gösterilmesinden mi, yoksa Diyarbakır’da; “Ben Allah’a Güveniyem!” diyen gencin polis tarafından yumruklanmasından mı bahsedelim? Anlayacağınız 28 Şubat dönemindeki zihniyet neyse bugün de zihniyet aynıdır. Arpa boyu kadar değişen bir şey yoktur. Kin aynı kin, nefret aynı nefret, ideoloji aynı ideoloji… Sadece elde etmeyi arzu ettikleri güç dengeleri şu anlık buna müsaade etmemektedir.
İlginçtir bu zihniyet kendilerinden olmasa bile, Müslümanlara karşıysa sokaktaki köpeklere(!) bile alkış tutarlar. Peki bunlar HDP’siyle, CHP’siyle, İYİ Parti’siyle bir araya gelebiliyor ve birbirlerine; “Akdeniz akşamları bir başka oluyor…” şarkısının tınılarını dinletebiliyorken sana ne oluyor bre Müslüman? Bunlar bunca keskin bazı farklılıklarına rağmen bir araya gelebiliyorlarsa, seni bunların kucağına iten sebep nedir? Daha doğrusu seni diğer Müslümanlarla bir arada tutamayan ihtilaf ve farklılık nedir, şeklinde sormak lazım? Ne oldu, ne olmuş? İslami fikriyatı ağır basan yapılar senden kaç kişiyi hapse attı, kaç kişinin kanını döktü, kaç kişiye hayatı zindan etti, kaç tane kutsal değerine sövüp durdu, kaç tane başörtülüyü hedef tahtasına koydu?.. Evet! İttifak kuramadığın veya bir araya gelemediğiniz Müslümanlar size bunlardan kaçta kaçını yaşattı? Olsa olsa ancak bu sebeple bir araya gelemiyor olabilirsiniz. Halbuki İslami fikriyata dayanan yapılarla bir araya gelemezken bunu size reva gören ve sicilleri karanlık dosyalarla dolu olan ve dine açıktan düşmanlık yapanlarla bir araya gelebiliyorsunuz? Ve boşuna sağa sola kıvırıp mantık üretmeyin. Bunun makul hiçbir izahı yoktur.
Onların çöplüğünden medet umuyorsanız, boşuna medet ummayın! Çünkü onlar, çöplerinden size zırnık koklatmayacakları gibi sizin sırtınıza binerek İslam’a saldırmaya devam edeceklerdir. Bundan kuşkunuz olmasın. Öyleyse tarikatı, Cemaati, STK’sı, partisi ve iktidarı hepsi aklını başına almalı. Kiminle ne üzerine ittifak ve vahdet kuracağını iyi hesaplamalıdır. Mazlum Müslüman halkları zalimlere prim kazandırarak, kendi egonuza, basit ve ucuz partisel ve grupsal taassubunuza heba etmenin vebalini hiçbiriniz ödeyemeyeceksiniz. Allah’tan korkun. Hesaptan korkun. Çünkü o hesap gerçekten çok zordur.
Selam ve dua ile