Bir programdan dönüyorlardı. Biri diğerine “ Ortada ehil olan davetçiler haddinden fazla. Ve İslami davet kanalları hırla gırla. Herkes İslami hizmetin bir köşesinden tutmuş gidiyor. Bu yüzden fırtına koparıp, haydi çalışalım, demeye gerek yok. Bizim gibi yarım adamların oturması bir şeyi değiştirmez.” Gibi sözler sarf ediyordu.
Sözün muhatabı; “Melun şeytan bazı şeyleri kılıflayıp süsleyecek ya! Akıl da esiri olmuş ve sözün faili de zeki bir adamsa gel de işin içinden çık!... Acaba onu nasıl ikna etsem?” diye düşünürken, birden ampul beyninde parlamıştı. Arabayı kullanıyordu. “Sözün tesiri azdır.” deyip aniden arabanın frenlerine yüklenmişti. Hepsi ileriye doğru hızla atıldıktan sonra koltuklarına tekrardan yapışmışlardı! Şaşkınlıkla ne oldu, bitti, diye anlamaya çalışırken, arabayı kullanan;“ Arkadaşlar ileride bir kaza olmuş, bedenler sağa sola savrulmuş ve imdat diye bağırıyorlar, işin ehli olan ambulans da yok.” Deyip biraz duraksadı. Herkes bu sözleri duyar duymaz, şaşkınlıkla etrafa bakıp, arabanın kapılarına refleksle yönelmeye başlamıştı ki, arabayı kullanan sözlerine devam etti; ” Desem.” Deyip bıyık altından gülmeye başlamıştı. Çünkü vermek istediği mesajı ancak bu kadar tesirli verebilirdi. Bunun üzerine hepsi birden;” Allah seni ne etmesin. Aklımızı çıkaracaktın ya!” diye mırıldanmaya başlamışlardı.
Öyle ya; gel gelelim kuru fasulyenin faydasına. Pardon! Kıssadan hissesine. Konuşmasına devam etti;” Bakın; bir sürü hastane, onlarca doktor, yüzlerce hemşire, bir o kadar eczane var ve bizler de ne doktoruz ne de hemşireyiz, sesimizi etmeyip geçelim.” demediniz. “ Aksine olaya lakayt kalmayı insanlık dışı olarak görüp ve bizim de yapabileceklerimiz var, deyip kapıları zorladınız. Ki yapabileceklerimiz de vardır; doktor olan müdahale eder, bilmeyen ilk yardım uygular, yaralıları güvenli yere taşır, onu da yapamayan ambulansı arar vs… Hem doktor olmadığın halde, hayat kurtarmış hem de yerine göre doktordan daha ehemmiyetli bir iş yapmış olursun.” deyip eklemeye devam etti;” İşte bizim davamız da böyledir. Önümüzde, sağımızda, solumuzda kısacası her tarafta enkaz yığınları var. İnsanlar vaveyla ediyor. Tüm çevreden ailemize kadar. Bunca yangına ve vaveylaya karşı işin üstatları var, deyip oturmak akıl karı olabilir mi? Elbette bu kurtuluş davasında hepimizin yapabileceği bir hizmet vardır. Yoksa bu dava, demiyor ki sadece seydalar, mollalar, doktorlar koşuştursun. Tedavi edemeyen, tedavi için yol gösterir veya hastayı getirir ki, tabip de dertlere derman olsun. ”
Aynen bu kıssadaki gibi vaveylalara karşı vicdanın varsa şeytanın vesvesesine kulak verme; davana ve hizmetine odaklan. Çünkü bu davada elbet herkesin kendisine göre yapabileceği bir hizmet vardır.
Wesselam.