Kaç gündür israil çete devletinin Kudüs’teki zulümlerini seyredip duruyorlardı. Allah’ın Beytinde bir avuç Müslüman’a karşı insanlığı utandıracak eylemlerde bulunulması, mazlumca direnen insanların şehit edilmesi, çocukların babalarının ardından döktükleri gözyaşı ve ettikleri feryatlar Arş-ı Ala ile birlikte yürekleri titretiyordu. 

   Zeytin dalları ile dünya kamuoyuna hak, hukuk ve barış gülücükleri saçan sahtekârların israil çete devletine karşı olan sessizliği, o da yetmezmiş gibi zulme direnen mustazafları terörist olarak yaftalamaları ve Müslüman idarecilerin bu zulmü kınamaktan öteye geçmeyen çağrıları acıyı daha da katmerleştirmekten öteye geçmiyordu.

  Olsun! Tüm bunlara rağmen; “La tehzen, innallahe meana” ilahi düsturu gereği sabredip direnmek gerekiyordu. Öyle de oldu. Allah’u Teala’nın yardımı ile çok geçmeden direnişin gökyüzünü yıldızlar gibi süsleyen füze şenliği ve geceye damgasını vuran görüntüler, Ramazan Bayramı öncesi muhteşem bir hediye olarak ajanslara düşmüştü. Acılar, bir anda tarifsiz bir mutluluğa yerini bırakmıştı…

  Tüm yaşanan acılara rağmen bu tarifsiz duygularla sabahlamıştı herkes. Yalnız sabah olunca evin annesi ansızın hıçkırıklara boğularak; “Ben şimdi nasıl ‘Bayram Yemeği’ hazırlarım? Şimdi biz bu acı içinde nasıl bayram yaparız?” diye haykırmaya başlamıştı. Çünkü izlediği bir videoda israil’in bombalarıyla sivil halkın etrafa dağılmış bedenlerine şahit olmuştu…

   Eşi birden afallayarak; “ Neden?” diye sordu. Evin annesi izlediği videoyu eşine göstererek, onun da aynı duygulara kapılacağını umuyordu. Ama eşi aynı üzüntüyü hissetmekle birlikte metanetli bir şekilde; “Allah şahidim olsun ki, bu bayramı en güzel şekilde kutlayacağız! Evet acımız büyük kabul ediyorum. Ve biz bu acıyı ilk kez de yaşamıyoruz. Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de ve birçok Müslüman toprağında bu zulümlere ve hatta daha beterlerine şahit olup durduk ve duruyoruz. Ama hamd olsun ki bu kez zalimlerin yaptığı yanlarına kar kalmadı. Vallahi! Müslümanlarda açılan yaraya mukabil, zalimlerde direnişçilerce bu denli bir yara açılmışsa bir değil, on değil yüzlerce şehit verilse değer.  Hem bizim şehitlerimiz cennete gitmiş, zalimlerinki ise cehennemi boylamıştır. Hem “şehitlik” Müslümanlarda ulaşılması arzulanan iki zaferden biridir. Bugün bir tarafımız üzgün olsa da bir tarafımız şehitlerimizin Allah katında ulaştıkları makam ve zaferden dolayı mutludur. Şehitlerimiz Allah katında melekler eşliğinde bayrama ulaştılar ve bizler de Ramazan Bayramına…

  Süsleneceğiz, yemeklerimizi hazırlayacağız ve şehitlerimiz Allah katında, bizler de burada beraberce bayramımızı idrak edeceğiz. En güzel şekilde idrak edeceğiz ki, çocuklarımız Allah yolunda izzetlice mücadele etmenin ve şehit olmanın bir kayıp ve eziklik olmadığını, aksine Müslümanların başına gelenler üzüntü verse de büyük bir mükâfat ve sevinç kaynağı olduğunu ve İslam için ileriye atılmanın izzet ve şeref; geri durmanın ise zillet olduğunu bilsinler...” dedi. Evin annesi de eşine hak vererek bayram hazırlığına başlamıştı.

  Evet değerli Müslümanlar! Efendimizin(a.s.v) iştirak ettiği nice savaşlar, Ramazan ayında cereyan etmiş ve nice şehitler verilmişti. Bu savaşlardan sonra bir kez dahi olsun Ramazan Bayramı’nın burukluk ve acılar içinde geçtiğini okudunuz mu?

  Öyleyse şimdiden tüm kardeşlerimin Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyor ve İslam Alemi’nin kurtuluşuna vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan diliyorum.

Selam ve Dua ile…