Dillere sloganik olmuş bir ifade vardır hep; ‘haydi kızlar okula` diye... Tabi bu söylem bizi hiç kapsamıyordu. Haydi, okula derken, diğer yandan birçok kız saf dışı bırakılıyordu. Ondandır ki bu söylemi hiç üzerimize almıyor, bize söyleniyor diye bakmıyorduk. Bütün herkese okuma hakkı tanınırken başı kapalı olanlar okuyamazdı.

Kız öğrencilerin başının açıklığına karışılmazken, onlar bizim hep başörtümüze karıştı. Ve başörtüsüyle-eğitim ilişkisini öyle bir bağladılar ki bu yasak yıllarca sürdü. Beyaz güvercinler yıllarca okuyamamanın tutsaklığında kaldılar.

‘Haydi, kızlar okula` deniliyordu. Maddi imkân dolayısıyla gönderilmedikleri sanılıyordu. Haydi, kızlar okula kampanyası oluyordu, kızların okul okumama yönündeki cahili bir âdeti varsayılıyordu. Hâlbuki dert başkaydı, okula gönderilmeme sebebi bambaşkaydı... Ama onlar üç maymunu oynayıp, görmek duymak ve bilmek istemiyorlardı...

Hâlbuki okula gitmememin en büyük sebebi Allah`ın farzının hiçe sayılmasıydı. İşte bu yüzden okullar kızlara kapalıydı. Okullar kızların tesettürüne kapalıydı... Olsun, varsın gitmesinler. Asıl utanacak olan; bu yasak dolayısıyla gidemeyenler değil, bu yasağı koyanlardı. Onlar, Allah`ın emrini ilk plana koyup hayatlarını böyle şekillendirdikleri için izzetliydiler...

Geçenlerde, Suriyeli mülteci çocukların eğitim durumları geldi aklıma ve üzüldüm... Senelerce ülkemizde de kız çocukları da bu gülünç yasak dolayısıyla eğitimden mahrum kalmamışlar mıydı? (Hatta kendi ülkelerinde garip kalmış, yurtdışında rahat okumuşlardı bazıları...) Bu durumda eğer yönler İmam Hatip`lere çevrilirse ki tesettürlü kız öğrenciler sadece Kur`an kursu hocası, vaize vs. olmak istemiyorlar. Bir başörtülü öğretmen, bir başörtülü doktor ve bir başörtülü avukat olmak da vardır hedeflerde...

Sabrın sonu selamettir ya hani. İstedikleri kadar yasak koyup eğitim hakkını da ellerden alsalar taviz verilecek miydi sanki? Bu yasakla kendilerine uydurmayı düşünseler de ve yıllarca hüküm sürse de, bu yasakla asla karşılarında bir ‘değişim-dönüşüm` göremeyeceklerdi... Ancak onlar değişirler! Bu yasak süreci kızlar için bir imtihandı belki de. Eğitim mi, başörtüsü mü? İkileminde kalmış kızlar için bir imtihan...

Ve sonunda gecikmiş de olsa umut edilen şeye nihayete kavuşuldu. Allah`tan ümit kesilmediği sürece sonuca ulaştırır Allah, şüphesiz... Yıllarca iktidarda olan ve belki oyların birçoğunun bu konu üzerine verildiği başörtüsü serbestliği asıl şimdi oldu.

Üniversite ve kamudaki kılık kıyafet serbestliği ne kadar önemliyse ortaöğretimdeki serbestlik de önemliydi. Ve oradan yasak kalkmayıncaya kadar tam bir özgürlüğün olduğu düşünülemezdi. İşte şimdi oldu ve yasak kalktı. ‘Haydi, kızlar okula` ibaresi bizim için de geçerlidir artık. Başörtümüzle birlikte kabullendik.

Şimdi artık top bizdedir. O nazenin, İslam`ın simgesi ve kadın kimliği olan masum başörtülerin başlara bağlanma zamanı.

Herkesin ‘küçüktür, çocuktur` dediği ama hiçte küçük olunmadığı kardeşlerimizin bu eyleme geçme zamanı...

Yıllarca horlanan, kirli bakışlarla incitilen kardeşlerimizin başörtüsü takarken ki utançları varsa bitip, yerini izzet ve örneklik almalıdır. Ve bu aşılanmalıdır.

Masum yüzlerine, masum başörtünün değmesi ahengin en güzel halini oluşturacaktır. Fakat aman dikkat edelim tesettürün yozlaşmamasına... Bari yeni gelecek nesilde ve küçük başlarda korunsun başörtünün nasıl olması gerektiği. Annelere iş düşmekte bu konuda ve ‘nasıl kapanırsa kapansın alışsın yeter ki` gibi yanlış ve çarpık zihniyetten çok, tesettürün amacı ve nasıl olması gerektiği aileler tarafından aşılanmalıdır.

Baki Muhabbetle…