Doğrusu yoğun duyguların çok olup ta yazmakta zorlandığım başka bir rüya var mıydı, hatırlamaya çalışıyorum. Yok, yok! Reelde yaşadığın rüya gibi anlar hiç bu kadar lezzetli gelmez, hiç bu kadar bitmesini istemezsin. Sadece o beldelere hastır. Mekke ve Medine yolculuğu yapıp o havayı teneffüs eden kişiler bilir bunu. Daha oradayken orayı özleyip daha birkaç gün kala eve dönme gözyaşları döktüğünüz ama geldikten sonra da bir rüya gibi hatıra anlarınızın en özel ve güzel yerinde kalan, bitmesini istemediğiniz bir rüya. Bir süre kendinize gelemediğiniz, yaşama atılamayıp, beden burada ancak ruhun oralarda gezmesi kadar farklı ve derin hissiyat.

Dünyevi hiçbir şeyden lezzet almayıp dünyevi her şeye fani gözlüğüyle bakıp, baki olanın en azından azıcık da olsa lezzetini almış olarak divane bir şekilde münzevi hayatı yaşamayı istemek. Belki de ruhunuzun, kalbinizin hiçbir şeyle meşgul olmayıp oradaki atmosferi bir nebze de olsa devam ettirebilmesi. Evet, her ezan okunduğunda renk, ırk, dil, ülke fark etmeksizin saf saf yan yana dizilerek Allah`ın evinde namazı ihya edip O`na misafir olma telaşı… Her ezan okunduğunda Medine`de tüm insanların koşturarak Mescid`i Nebevi`de o En Güzel`in bulunduğu yerde namaza durma ihtişamı… Ve namaz! Hiç bitmesini istemediğiniz, secde ve rükûların uzun uzadıya olsun ancak yine de bitmesini hiç istemediğiniz… Namazın lezzeti bir başka oralarda, namaz ruhunu bir başka hissedersiniz bir aşkla kılarsınız…

Medine, sükûnet ve ensar hissiyatıyla sahiplenmenin adı. Buram buram gül kokusunun her yere sindiği havasını derinden çekip doyamadığınız başka bir bahar. Ya o büyük sevdamızın adı olan yeşil kubbe! Bir gün görmezsen huzursuz olursun. Her gün gitmezsen kabri başına ziyaret etmezsen sanki her şeyin eksik olacak. Her gördüğünde aynı duygu canlanır mı? Her gördüğünde ona farklı bir özlem, hasret ve sevgiyle bakmak. Her gördüğünde duygu yoğunluğunun zirvesi ve birkaç damla yaş…

Ya Kâbe`ye bakmak… Doyasıya olmuyor çünkü baktıkça bakasın geliyor ve sen doymuyorsun. Gördükçe görmek, gözlerin sadece ona kilitli olarak tavaf etmek istiyorsun. Sahi zaten de öyle olmuyor mu? Gözler onu görünce herkese ve her şeye sağır oluyorsun. Aklın ve hissiyatındaki her şey gidiyor, sen ve sadece o… Baktıkça bakasın, baktıkça tün dünyayı arkana alıp beden ve ruhunu kaplayan o oluyor. Ne muazzam bir duygu ve bunu var edene hamd ile…

Anlayacağınız, bitmesini istemediğiniz bir rüya bu. Tekrar tekrar gitmek istediğiniz durak o. Bitmesini istemediğiniz bir yolculuk bu. Uğruna her şeyi verebileceğiniz belde bu. Gitmekte geç kalmayın. Hatta acele edin, ölüm sizi bulmadan oraları görün. Dilerim içinde oraların hasretini taşıyan herkes oraları yaşamadan, görmeden ölmesin. Yaşamak evet, ne kadar anlatılabilir ki? Hani sorarlar, nasıldı diye? Yaşamak diyorum sadece…