Akşam haberleri için TV düğmesine basınca, hangi kanala baksan orda bir cinnet, bir cinayet ve taciz haberiyle karşılaşıyoruz. Öyle ki, artık gündemi takip edebileceğimiz değerlerini muhafaza eden bazı özel kanallardan başka ekran bulamıyoruz.

Peki ne oldu da cinnet, cinayet, şiddet, taciz olayları böyle patlak verdi? Bunun en büyük müsebbibi toplumu ifsada sürükleyen film, dizi ve programlar yayımlanmasına müsamaha gösteren RTÜK'dür.

Toplumu her gün biraz daha yozlaştırıp, ahlaki değerlerimizi dejenere eden, hayasız programlarla insanlığı hayasızlaştıran, öz değerlerinden, aileden koparan film ve dizilerin yayınlanmasına göz yuman RTÜK bu vebalin altından nasıl kalkacak.

Bu konuda Başta Hükümet yetkilileri olmak üzere, özellikle Aile Bakanımıza ciddi anlamda iş düşmekte…
Bu toplumun kültür ve inanç değerleriyle uyumlu  kanun tasarısı yürürlüğe girmelidir ki, gelecek nesiller ihya ve inşa olabilsin.
Aksi takdirde Batıya benzedikçe batmaya mahkum kalacağız. RTÜK ve tüm partiler hatta STK’lar, bu anlamda gereken çabayı ortaya koymak durumundalar.

Zira şunu unutmamak gerekir ki, devletleri ayakta tutan güçlü bir toplumu oluşturan ailelerdir. Aileler, devletlerin kolonlarıdır. Bu kolonlar çökerse devlet de çöker. Dolayısıyla aileleri tehdit eden her unsur, devlet ve millet için tehlike arz eder. Bu nedenle toplum içerisinde hayasızlık, fuhuş, zina, içki gibi kötülüklerin anası hükmünde olan tüm bataklıklar kurutulmalı. Sorun kökten halledilmelidir.

Özellikle ne ahlaki ne de insani değerleri baz almayan, aksine bu değerleri zedeleyen, bazı filmlerin temcit pilavı gibi sürekli ısıtılıp, piyasaya sürülmesi bir ifsat projesi değil de nedir? Hakeza TV adeta insanı bozma makinasına dönüşmüş. Dejenere ve asimile olmuş bir nesil, nasıl bir devleti ve milleti yönetecek.

Bu anlamda özellikle "Dindar bir nesil" diyen Sayın Cumhurbaşkanımıza çok iş düşmekte, söz kılıçtan keskindir, bir sözle birçok şeyi düzeltebilirsiniz inşallah. RTÜK, başta 80, 90’lı yıllarda tamamen toplumu ifsad projesi üzere çekilen filmleri ve günümüzde bazı dini değerlerimizle kamufle edilip, yapılan şeyler meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Bu diziler ya kökten kaldırılmalı ya da belli başlı düzenlemelere gidilmesi gerekir. Yine son zamanlarda gündüz kuşağı adı altında, işlenen günahları aleni bir şekilde yayımlamak, sorunu bitirmek değil her gün yeni sorunlara kapı açmaktadır.

Bu programlar toplum içindeki haya, edep kavramlarını değersizleştirdiği gibi, aileler arasındaki mahremiyet kavramına da büyük bir saygısızlıktır. Aynı zamanda toplumda fuhuş ve zinanın yaygınlaşmasına sebebiyet vermektedir.

Ey yetkili ve etkili merciler!

Devletimiz olan ailelerimize sahip çıkalım ki, bu toplumu ayakta tutabilelim. 
HÜDA PAR Mersin Milletvekilimizin RTÜK’e olan çağrısı, medyada büyük yankı buldu. Umarım RTÜK de bu çağrıya kulak verip, bir an önce toplumu ifsad eden yayınları ıslah yoluna gider.

Bu söylediklerimiz RTÜK'ün kulağına küpe olsun.
Diğer taraftan Kudüs Şehidi Hasan Saklanan'ın mübarek naaşı Türkiye’ye getirildi

Elhamdülillah!

Türkiye ve Peygamberler diyarı Urfa Şehidimiz kendine yakışanı yaptı, zulme sessiz kalmadan zalime karşı durup, bu uğurda Şehadet mertebesine erdi.

Fakat Ülke olarak biz kendimize yakışanı yapamadık. Zira Şehidin cenazesine her koşulda mazlumların hamiliğini üstlenen HÜDA PAR Millet Vekili, GİK üyeleri ve Başkanları haricinde, Devlet yetkililerinden hiç kimse katılmadı. İşte bu tablo bize ve Ülkemize yakışmadı.
Şehidimize bir kez daha Allah'tan Rahmet dileriz, zalim katillerine binlerce kez lanet olsun.

Selam ve Dua ile...