“Şüphe yok ki, Allah ve melekleri, Peygambere salavat getirir. Ey inananlar siz de salavat getirin. Tam teslim olarak da, selam edin.” (Ahzab, 56) 

Ey Allah ve Meleklerin salat ve selam verdikleri Aziz peygamber! 

Sana salat ve selam Ey Kurtuluş Rehberim!  

Gökteki yıldızlar adedince.. 

Denizdeki, köpükler, kumlar, balıklar adedince sana Salat ve selam olsun ya Habiballah!  

Arz ve Arş’taki tüm varlıkların hücreleri adedince sana Salat ve selam olsun ya Resulallah!  

Sözümüzle değil, özümüzle Sana yüz binler, on binler salat ve selam olsun can Efendim!  

Ey karanlıkları aydınlığa kavuşturan Nur!  

Ey gönül kışımızın baharı, keşke bir kez daha çıkıp gelseydin, kışa dönüşmüş yüreklerimiz seninle bahara kavuşsaydı... 

Ey Efendim! Seni daraltınca şu fani dünya,  sığınacağın bir Hira’n vardı Sana yar, gönlüne inşirah, bir de Cebrail’in vardı...  

Şimdi daralan yüreklerimizi kuşatacak ne bir Hira’mız ne de bize teselli verecek, yüreklerimizi inşiraha eriştirecek vahyin müjdesini getirecek bir dostumuz var.  

Zira dünya derdiyle dertlenen yüreklerimiz, Hira’nın yolunu kaybeder olmuş.  

Bizi çepeçevre kuşatan dünya ve dünyalıklar, vahyin Nuruna karşı bizi kör eder olmuş. Çoğu zaman hakikati göremez olduk, dünyanın şatafatında boğulur olduk, dünyanın şu çetrefilli girdabında huzuru senin sevginde, seninle bulduk.  

Gel Efendim, cehalet paletleri altında ezilen şu ruhlarımızı, vahyin Nuruyla azad eyle!  

Nefislerimizin kör kuyularında esaret altında inleyen, özümüzü Rabbin dergahında özgürlüğe kavuştur.  

Her kışın bir baharı var, sen de bizim ömrümüzün baharı ol Ey Resül!  

Kurak çöl misali suya hasret toprak gibi, güne hasret yaprak gibi, Firak’ın acısıyla, vuslatın anını gözleyen, yüz binler sana meftun, sana yar, aşıkların var.  

Belki sana layık bir Ümmet, Yüce Rabbe layık bir kul olamadık, ama sana katıksız bir sevdamız, bir de aşkımız var.  

Bir sevda ki, uğruna candan, maldan ve yardan geçtiğimiz...  

Bir sevda ki, uğruna en aziz İsmail’lerimizi feda ettiğimiz... 

Bir sevda ki, anam, babam, sahip olduğum her şeyim sana feda olsun Ya Resulullah dediğimiz..! 

Bir sevda ki, uğruna dünya ve dünyalıkları elimizin tersiyle ittiğimiz...  

Bir sevda ki, ya zafer ya şehadet diyebilecek mücahit yiğitler yetiştirdiğimiz..  

Bir sevda ki,  her birimiz uğruna muhacir olup, yollara revan olduğumuz...  

Bir sevda ki, Nisan yağmurları misali 

Oluk oluk, Muhammed’i sevdaya doyamadığımız.  

Evet kutlu bir mevsimdeyiz, Muhammed’i sevda  şerha şerha yayılıyor dünyanın dört bir yanına..  

Mahzun yüreklerimizin süruru, Ümmet’in gururu, mazlumların umudu O (sav) geliyor.! 

Sevinin ey mazlumlar! Geliyor gelmekte olan, kılıç ve merhamet peygamberi geliyor!  

Her kışın ardından gelen bahar ruy-i zemini yeşertip yeniden dirilttiği gibi, Muhammedi sevda da, rehavete dalmış Ümmeti yeniden diriltip, kendine getirecektir inşallah!  

Haydi kardeşlerim kurumuş gönüllerimizin baharı olan Muhammedî sevdayı haykırıp kendimize gelelim!  

Pazar günü Amed semaları ve sokakları, Selahaddin-i Eyyübi’nin  torunlarının, Peygamber sevdasına şahitlik yapacak biizniAllah...  

Selam olsun tüm Peygamber Sevdalılarına!