O gün gökyüzü bir başka mahzun, bulutlar hüzün yüklüydü adeta...
Gökteki kuşlar özgürlüğe doğru kanat çırparken, çocuklar cıvıl cıvıl koşup oynarken, birazdan kopacak kıyametten habersiz olmaları onların masumiyetlerinin en güzel nişanesi idi.
Gökyüzü gürlemeye başladı, fakat bu gürleme Rahmetin müjdesi değil, ölümün acı habercisiydi...
Zira uçaklar, Halepçe'nin mazlum Müslüman halkına ölüm yağdırıyordu...
Suçları sadece Müslüman olmak, Müslümanca yaşamaktı...
Gökte dilsiz kuşlar, yerde günahsız masum çocuklar, anneler ve yaşlıların feryadı Arş-ı Ala'yı titretiyordu...
Elmayı seven küçük bir çocuk "Anne elma kokusu geliyor." diyerek elmalı ölüme koşmuştu...
Elmanın tadına doymadan, kokusuyla doymuşlardı ölüme...
Sonra herkes bu müthiş kokuya doğru koştu. Hatta pencerelerini açıp, bahar kokusu zannettikleri ölüm kokusunu ciğerlerinin derinliklerine kadar teneffüs ettiler.
Zira şimdi bahar zamanıydı... Her yer misk gibi kokuyor, yeşeren ru-i zemin, yeniden dirilişin, baharın müjdesini verirken, elma kokusu kışın en çetin habercisi olmuştu.
Kimisi sofra başında yemek yerken, kimisi şefkat kolları arasında yavrusunu emzirirken, kimisi koyunlarını otlatırken, kimisi de gülümserken sanki bir fıkranın ortasında asılı kalmıştı o tebessümü, ölüm gelince...
Olayın tanıklarından Muhammed Sait, tam 5 tane ciğerparesini kaybetmiş, o günden sonra çocuklarının kalem ve çantalarıyla beraber tüm hatıralarını, acılarını, yürek mezarına
gömmüştü...
16 Mart 1988’de Irak’ta savaş uçaklarıyla tam bir soykırım yaşatılmış, Müslüman halktan beş bin masum acımasızca katledilmişti.
O gün ölenlerin dışında yaralı olarak kurtulanların kiminin gözleri kör oldu, kimisi sakatlandı ya da kısırlaştı, kimisi de hastalığın pençesinden kurtulamadı. Zira zalimler çok büyük bir projeye imza atmışlardı, hem nesli hem de nefsi ifsat etmeyi hedeflemişlerdi...
Halepçe'de insanlık ölürken, yanarak can veren tazecik fidanlar kururken, insanlık bu sessiz çığlığa kulaklarını tıkadı...
Duymadılar, duymak istemediler "O özgürlükçü ve demokrat adamlar." Zira o sırada başka soykırımların projelerini çiziyorlardı.
Zalimler için yaşasın cehennem!
Halepçe Şehitlerine ithafen...
Bu vesileyle Urfa, Adıyaman ve Malatya'da sel felaketi ile imtihan olunan kardeşlerimize sabır, vefat edenlere Allah'tan Rahmet diliyorum. Rabbimiz Gazabından Rahmetine sığınıyoruz!
Senden başka gidecek kapımız, tutunacak dalımız, sığınacak bir limanımız yoktur. Bizi bırakma Ya Rabbel Alemin!
Selam ve Dua ile...
Sessiz bir çığlıktır Halepçe!
Esma Akbalık