Hoşgeldin Ey Kutlu Mihmandar!

Hoş geldin Ey Ümmetin mübarek Mahı!

Hoş geldin Ey Cennetin Miftahı!

Hoş geldin Ey günahlarımızın sebebi affı!

Hoş geldin ya Şehri Ramazan!

Çetin bir kışın ardından, baharın müjdecisi olan ruyi zemindeki her nebatat ve hayvanat, eşrefi mahlukat olan insanlık için hazırlıklara başladı. Toprağın bağrına ekilen umutlar filizlendi, Kurumuş ağaçlar bir diriliş muştusu ile yeniden hayat buldu hayat olmak için insanlığa...

Yuvasız kuşlar, kurumuş dallarda ahu-zar ederken, şimdi artık açılan güllerin dalında, ilahi nağmeler sunacaklar  bülbüller.

Yatağında yosun tutmuş ırmaklar, nehirler aşk ile akıp gidecek aktığı her yere hayat bahşedecek...

Yani anlayacağınız tüm kainat bizler için bir heyecan bir hazırlık içerisinde, peki tüm bu güzellikleri bize bahşeden Rahman’a kulluk noktasında bizler de hazır mıyız Ramazan ayına?

Gelin bu Ramazan da, kışa dönüşmüş yüreklerimize bir bahar olsun. Arkında yosun tutmuş göz pınarlarımız cömertçe aksın ki, aktığı her yeri paklayıp, orada hayat olsun.

Kurumuş gönül bahçelerimiz, iftar sevinci  ile içilen bir yudum su bizlere abı hayat olsun.

Yeşertsin tüm umutlarımızı, arşa yükseltsin tüm dua ve niyazlarımızı...

Teheccütler en sevgilinin teveccühüne vesile olsun, muhabbet olsun bizlere...

Sahurun bereketi azık olsun, bereket olsun iman, ihlas ve tüm salih amellerimize ve hanelerimize...

Yetim yüzünde bir tebessüm, yüreğinde bir sevinç, avuçlarında bir dua olsun hepimize...

Biz orucu tutarken, o da bizi tutsun tüm günah ve nisyanlardan...

Paylaştıkça çoğalan güzelliklere vesile olsun, hak rızası için verdiğimiz iftarlar, yaptığımız tüm hayırlar.

Evet, kardeşlerim Ramazan ayını bu bilinç ile tuttuğumuz vakit, işte o zaman Ramazan'ın hakkını vermiş oluruz. Zira Ramazan ayı gün boyu aç kalıp sonra da onlarca çeşit yemeklerle nefsi doyurma ayı değildir. Ya da iftar soflarımıza her gün saygın zengin makam sahibi birilerini ağırlama ayı hiç değildir.

Lütfen niyetlerimizde samimi olalım, madem gayemiz Rabbimizin rızası o zaman sofralarımızda  fakir ve miskinleri ağırlayalım ki, Rabbim de, bu halis niyetimizden dolayı bizleri maddi ve manevi zengin kılsın inşallah...

Fakat maalesef bugün ümmet olarak durumlarımız içler acısı, evlerimiz genişledi ama gönül evlerimiz daraldı, sofralarımız zenginleştikçe gönüllerimiz fakirleşti.

Öyle ki, bunu iftar sofralarımıza dahi yansıtıyoruz, gelen misafire göre muamele başladı, gelen miskin ise sıradan bir yemek ile vicdanlarımızın seslerini kısıyoruz. Fakat zengin ise günler öncesinde randevu oluşturup, yemeğin menüsüne kadar ayarlama yapıyoruz. İşte biz bu şekilde yaptıkça kesinlikle bu ameller Rabbin rızasını değil, belki de gazabına vesile oluruz mahfizna...

Bu konuda mazlumların hamisi Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle ferman buyurmuştur: "Kim bir insana makam, mevki ya da parasından dolayı hürmet ederse, imanın üçte biri kalbinden çıkar gider."

Öyleyse gelin kardeşlerim rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan bu güzel ayda, kendimize bir format atalım, bugüne kadar yaptığımız tüm hata ve günahlardan arınıp paklanalım.

Bu Ramazan'ı   kendimiz, ailemiz ve sevdiklerimiz  için bir  ihya ve inşa projesine çevirelim.

Dünya meşakkatinden yorulan ruhlarımızı, Ramazan tesisinde dinlendirelim, dinlenirken dinlendirelim. Rabbin dergahında tüm hata, kusur ve günahlarımızı, itiraf edelim, Afuv olan Allah'a...

Yürek ellerimizi açarak sunalım dua dilekçelerimizi ve hacetlerimizi Mücip olan Rahman’a...

Aç olan ruhlarımızı orucun manevi atmosferi ile doya doya teneffüs ettirelim...

Bu Ramazan'ı infak, ihya, ihlas ve iman bilinci ile kuşanmaya vesile kılalım.

Rabbim tüm Alemi İslam'a  hayatının tamamını Ramazan bilinci ile yaşayıp, iftar sevinci misali Cemalullaha kavuşmayı nasip etsin inşallah...

Her birinize ayrı ayrı  hayırlı Bereketli Ramazanlar diliyorum.

 Selam ve dua ile...