SIDDIK ERDEM Abdullah AYYILDIZ
Bismillahirrahmanirrahim!
Bizleri tekrardan rahmet, bereket ve mağfiret ayı olan Ramazan-ı Şerife kavuşturan Rabbimize hamdolsun!
Rabbim Ramazan-ı Şerif’in hürmetine Müslümanca bir kişiliği ve toplumu ihya ve inşa etmeyi bizlere nasip etsin!
Sıddık Erdem’in “İmtihan Süzgecinde Bela Taşları” kitabından istifade etmeye devam edeceğiz inşallah. Fakat hazır Ramazan’ın o güzel iklimine girdik, meseleye bu ayın şerafetini ekleyerek kitaptan istifade edelim istiyorum.
İnsan bir karışımdan ibaret olan canlıdır. İçinde hayır da var şer de, nar da var nur da... Öylesi bir cevherdir ki insan, kıymeti bilinmese sade bir taş olurken, kıymeti idrak edildiğinde elmas gibi eşref-i mahlukat olur.
Yazar imtihanı bir süzgece, belaları ise taşlara benzetiyor. İmtihan, maddi surette kişide eksiltme yapar gibi gözükse de, maksadı kaliteyi artırmaktır. Dünyanın imtihan dünyası olduğunu daha önce belirtmiştik. İnsanların yalnız “İman ettik” diyerek cennete giremeyeceğini belirten Rabbimiz, bizleri çeşitli imtihanlarla sınayacağını da ifade eder birçok ayette. İmtihanlarını verirken bizi yalnız bırakmayacağını da ekler.
Ramazan ayı ve içinde bulunan oruç da bu imtihanların en ağırlarından birini ihtiva ediyor. Geçmiş yazılarımızda Ramazan kelimesinin nereden geldiğini Ramazan Risalesi eserinde istifade ettiğimizde beyan etmiştik. Neydi Ra-ma-da? “Güneşin en yakıcı olduğu an” diyen de olmuş, “kuyumcuların saf altını ayrıştırmak için yaktıkları ateş” diyen de. Özünde yakıcılığı olan bu ayın ibadetlerinde de aynı surette bir yakıcılık vardır.
İmtihanların en ağırlarından biri olan açlıkla imtihan olur insan. Aynı zamanda ibadetlerin en yoğun olduğu zamanlardır bu anlar. Ancak bunca şiddetine mukabil büyük hazineleri ihtiva eder. Zira Kur’an-ı Kerim ayıdır Ramazan. Bin aydan hayırlı Kadir Gecesi’ni içinde barındırır. Müminlerin acz ve fakr içinde yaptıkları her ibadet, diğer zamanlardan daha fazla sevimli gelir Rabbimize. Zira nefsinin acziyetinin farkına varan insan, yüklerinden arınmış gibi Rabbinin kudretini daha içten idrak eder.
Ramazan, aynı zamanda nefsi terbiye edişin ve kişinin içindeki potansiyeli tanımasının vesilesidir. Düşünün, susuzluğa dayanmanın zorluğuna alışır insan. Öte yandan kendisine ağır gelen ve ayrı bir imtihan olan ibadetlere de titizlikle ve huşu ile devam eder. Hatta birçok insan, Ramazan’da kazandığı bu istikrarı devam ettirmek adına tüm ayların Ramazan olmasını arzu eder. Akıllı olan insan, Ramazan’dan bir güç alarak geri kalan 11 aya yön tayin eder. Nazlanan nefsin şımarık edalarına katlanışın da güzel bir vesilesidir Ramazan.
Ramazan, fakirlerin de, fakirliğin de halinden anlamanın yegâne formülüdür. Bu sebeple zengin de oruç tutar, fakir de… Ramazan-ı Şerif’in sağladığı bu güzelliklerin içinde, Ramazan ekosisteminin payı da vardır. Zoru kolaylaştıran bu ekosistemde herkes aynı ibadeti yaptığı için zorlukların ağırlığı hissedilmez.
Bir sene boyunca alnı camideki seccadeye değmemişler, cami kuşu olurlar teravihlerde. Günde bir sayfa dahi okuyamayan insanlar, Kur’an ayı Ramazan’da bir cüzden aşağısını kendilerine zül sayarlar. Kokan ağzının dahi cennette misk-u amber olacağının muştusuyla teselli bulur oruçlu. Rabbimizin buyurduğu vakitte yemeği kesen, buyurduğu vakitten önce bir şey yiyip içmeyen kullar, nimetlerin asıl söz sahibinin kim olduğunu bizlere tekrardan hatırlatır. Şeytanların bağlandığından duyduğu emniyetle günahlardan sakınmanın sırrına erenler, yine de günahlara dalabildiklerini gördüklerinde asıl sakınılması gerekenin nefs-i emareleri olduğunu fark ederler. Ve bu zorlu imtihan sürecinden hakkıyla geçenler Müberra kullardan oluşun ferahlığıyla şu hakikati tecrübe ederler:
“Günahların lezzeti gider, elemi kalır. İbadetlerin meşakkati gider, sevabı kalır.”
Ramazan hikmeti iktizasınca Rabbimizden büyük lütufların da göstergesidir. Rabbimiz nice gün ve gecelerde rahmet kapılarını açar da açar. Ancak Ramazan’da o kapının kapanmadığını görürüz. Gönle sürur, kalbe huzur verir Ramazan. İftarı bir başka, sahuru bambaşka heyecanları ihtiva eder. Birlik ve beraberliğin en güzel veçhelerini bizlere gösterir Ramazan. Paylaşmanın büyüklüğünü, düşene el uzatmanın, kardeşini kendinden önce düşünmenin azametini de gösterir bize. Hele hele deprem ve afetlerin kol gezdiği memleketlerimizde bu ruha o denli muhtacız ki…
Ramazan aynı zamanda infak ayıdır. Depremlerle sarsılan kardeşlerimizin maddi-manevi yaralarını sarmak insanlığımızın ve Müslümanlığımızın bir göstergesidir. Onların özellikle bu zamanda daha fazla ilgi-alakaya, sevgi ve şefkate ihtiyaçları var. Belki de bizim daha çok ihtiyacımız var. Zira musibetlerle dağlanmayan yürekler olarak dünya telaşına, geçici gündemlere boğulup gidiyoruz. Dünyanın faniliğini anlamak, acziyetimizi hissetmek, musibetlere sabretmek ve yüreği mahzun olan kardeşlerimize el uzatmak için infak kültürüne ihtiyacımız var. Musibetzedeye değilse kime, yardımların azaldığı ve ihtiyaçların arttığı bu Ramazan ikliminde değilse ne zaman infak edeceğiz? Bunu kendimize sormalıyız.
Ramazan’ı, “Kur’an ayı” olarak tanıtır Rabbimiz. Kur’an, en güzel Ramazan’da kendisini açar sinelere. Rabbimizin her harfine katbekat sevap verdiği bu demde işin sırrına erenler, sevap hesabı yapmadan hasbi bir kulluk bilinciyle gider ve Kur’an’ın özünü, özlerine sindirme telaşına düşerler. O ne güzel telaştır öyle, o ne güzel heyecan… Rabbim o heyecanlı kullarından eylesin bizleri.
Hülasa… İmtihanların şekli ve boyutu değişse de insan, imtihanın sırrına vakıf olduğu ölçüde imtihandan kazanımlar elde eder. Ramazan da bir imtihan, afetler de, konfor da… Mesele bunların imtihan olduğunun şuuruna varıp Rabbinin kendisinden ne murat ettiğinin farkına vararak hareket etmededir.
Rabbim Muhammedî şuur ve ahlaktan bizleri ayırmasın! Kalplerimizi her türlü bela ve musibete hakkıyla sabredenlerden, hakkıyla ders alanlardan, hakkı ve sabrı tavsiye edenlerden eylesin! Ayaklarımızı kaydırmasın! Bizi İslam üzere sabit kılsın! Bizleri malayaniden koruyarak Ramazan’dan hakkıyla istifade etmeyi nasip etsin! Çevremizde nice acılar yaşanıyorken dünyanın geçici heves ve eğlencelerine boğulmaktan da; geçmişin keşke’leri ve geleceğin endişelerine saplanmaktan da muhafaza etsin!
Ramazan-ı Şerif’imiz mübarek olsun!