Helal ve haram bakımından en fazla hassas olunması gereken ticaret kuyumculuk veya bir diğer adıyla dövizciliktir. Çünkü bu meslekler faizin en fazla hâkimiyet kurduğu alanlar arasındadır. Hatta bu meslekle meşgul olan birçok kimse ve müşteriler, bazen farkında olmadıkları halde faizli muamelelerde bulunmaktadır. Efendimiz (aleyhissalatu vesselam)`ın faiz tehlikesini tamamıyla ortadan kaldıran ve bununla ilgili ölçüyü bizlere belirten hadisi şu şekildedir;
"Altın altınla, gümüş gümüşle, buğday buğdayla, arpa arpayla, hurma hurma ile, tuz tuzla baş başa misliyle, pesin olarak satılır. Kim artırır veya artırılmasını talep ederse ribaya girmiştir. Bu iste alan da veren de birdir.” (Müslim)
Faizle ilgili varid olan ve farklı metin ve senetlerle sahih bir şekilde bizlere aktarılan hadisler oldukça fazladır. Hemen hemen hepsi; bu altı faiz kaleminin kendi cinsleriyle satıldığı takdirde miktarının aynı olması ve peşin bir şekilde, aynı mecliste iade edilmesi gerektiğini belirtir. Bu altı mal içerisinden üzerinde duracağımız mal altın ve bunun ticaretini yapan kuyumcular olacak.
Maalesef kuyumcuların birçoğu, bu hassas ticareti yaparken Allah`ın razı olmayacağı davranışlarda bulunurlar. Birkaç yazıdan oluşacak şekilde bu konu üzerinde duracağım.
Borçla Altın Satışı
Altının kendisini borçla vermek caiz, borçla satmak ise faizdir. Dolayısıyla günümüzde birçok kuyumcunun ve bir o kadar müşterilerinin dikkat etmediği borçla altın satışı veya daha güncel yoluyla kredi kartıyla satış, caiz değildir. Zira bu şekildeki bir ticaret Efendimiz (aleyhissalatu vesselam)`ın hadisine muhalefet etmektedir. Sevgili Peygamberimiz, kendi cinsleriyle satıldığında eşit miktarda ve peşin olarak, ayrı para birimleriyle satıldığında ise peşin satılması gerektiğini belirtmiştir.
Özellikle altının anlık olarak değer kaybettiği veya kazandığı günümüz dünyasında borçla gerçekleşen satışlar bir çeşit faizdir. Çünkü aynı gün kendi değerinde ödemesi gerçekleşmeyen altın, daha sonra değer kaybettiğinde veya kazandığında ödenirse bu durum taraflardan birinin muhakkak fazla para aldığı anlamına gelir. Altın değer kaybederse müşteri, değer kazanırsa satıcı fazladan para almış olur. Ancak bizzat altının kendisi borç olarak verilirse, ödenmesi gereken altın olduğu için hangi gün olursa olsun aynı gramda kuyumcuya iade edilir.
Dolayısıyla bu haksızlığın önüne geçmek için borçla altın satmak yerine, direkt altın borç olarak verilmelidir. Yani kuyumcular borçla altın verdiklerinde, “sana yüz gram altın veriyorum, şu tarihte bana 15 Bin lira olarak ödeme yaparsın” yerine “sana yüz gram altın veriyorum, şu tarihte bana ya yüz gram altın ya da yüz gramın o günkü değeri neyse bana ödersin” demelidir.
Altın borcu olan kimse ödeme vakti geldiğinde o günkü karşılığı neyse ödemeyi ona göre yapabilir. İbn Ömer (radıyallahu anh)`dan rivayet edilen bir hadise göre kendisi Efendimiz (aleyhissalatu vesselam)`a gelerek şunları söyledi: “Ben dinarla deve satıyor, dinar yerine gümüş alıyordum. Bazen de gümüşle satıyor, onun yerine dinar alıyordum.” Bunun üzerine Allah Resulü kendisine şöyle dedi: "O anki kıymetiyle olursa, bunda bir beis yok."
Kredi kartıyla altın alımı borçla altın alma yerine geçtiğinden dolayı caiz değildir. Zira altını satan kişi bu durumda parasını direkt alamıyor, bankayla anlaştığı tarihte alabiliyor. Ancak satılan altının parası cari hesabın bulunduğu banka kartlarından kuyumcunun hesabına aktarılırsa, hükmi kabz yerine geçeceği için muamele sahih olur.
Taksitle altın alma durumu da aynıdır. Bu şekildeki satışlar da çoğunlukla bankaların verdiği taksit hakkı bulunan kredi kartlarıyla gerçekleşmektedir. Zaten artık çeyrek altından tutun külçe altına kadar internet sitelerinde çok kolay ve rahat bir şekilde altın satışı yapılmaktadır. Yüksek limitli kredi kartlarına sahip müşteriler binlerce TL`ye denk gelen altını taksitle satın alıyor ve sıcak para (altın) elde ediyorlar. Sonra da aldığı altınların taksitlerini aydan aya bankaya ödüyorlar. Bu şekilde yapılan altınların alım ve satımı hadislerde geçen açık nehiyle haram kılınmıştır.