Evliliğin gerçekleşmesiyle birlikte kadının erkek üzerinde beliren nafaka hakkı; yiyecek/içecek, giyecek ve uygun meskendir. Ayrıca baba evinde hizmetçisi varsa, hizmetçi, temizlik malzemeleri ve muasır âlimlere göre hastane masrafları da erkeğin üzerine gerekli olan nafakalar arasındadır. Ancak en mühim olan nafakalar yiyecek, giyecek ve meskendir. Bunlardan her biri örfi miktarda yerine getirilmeli ve evlilik sürecinde kadın mağdur edilmemelidir. (Mevsuatu'l-Fikhi'l-İslami ve'l-Kadaya El-Muasıra, Vehbe Zuhayli c.8 s.750)
İslam âlimleri bazı durumlarda kadına boşanma talebinde bulunma hakkı tanımıştır. Bunlardan en önemlisi kadına verilmesi gereken nafakanın fakirlik sebebiyle dahi olsa verilmemesidir. Dolayısıyla kadın eşine karşı herhangi bir itaatsizlikte bulunmazsa, İslam`ın meşru gördüğü nafakanın eksiksiz bir şekilde kendisine verilmesi gerekir. Nafakanın verilmemesi nedeniyle kadının ayrılma talebinde bulunması Hanefi dışındaki diğer mezheplerde var olan bir hükümdür. Hanefiler “Eğer borçlu darlık içindeyse, ona eli genişleyinceye kadar mühlet verin…” (Bakara 280) ayetini delil olarak getirip, bu durumun sadece normal borçlar için değil nafaka borçları için de geçerli olduğunu belirtirler. Bu nedenle Hanefi mezhebine göre darlık sırasında verilmeyen nafakalar, borç olarak kocanın zimmetinde kalır ve kadına ayrılma hakkı doğmaz.
Cumhura göre nafaka evliliğin olmazsa olmazıdır. Fakirlik sebebiyle dahi olsa temin edilmediği takdirde kadına boşanma hakkı doğar. Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) Ebu Hureyre`nin rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurmaktadır: "Nafaka vermeye ailenle başla. Kadın der ki; ya beni doyur, ya da boşa. Köle der ki; beni doyur da öylece çalıştır. Evlat der ki; beni kendisine bırakacağın kimseye teslim edinceye dek doyur.” (Buhârî) İbn Hacer bu hadisi “eğer kadın dilerse, nafakası verilmediği takdirde boşanmayı seçebilir ki Kufeliler hariç cumhur, bu görüşü seçti” şeklinde şerh etmektedir. (Fethu`l Bârî c.9 s.621)
Yine Ebu Ziyâd derki: Said Bin Müseyyeb`e, eşine verecek nafakayı bulamayan adamı sorduğumda bana “birbirlerinden ayrılırlar” diye cevap verdi. Ben, bu sünnette var mıdır? dediğimde kendisi “evet” diye cevap verdi. (Es Sünenü`l Kubrâ, El Beyhakî)
İmam Şafii El Ümm adlı eserinde derki: Ne zamanki kadının nafakası erkek üzerine ve erkeğin, eşiyle birlikte olması kadın üzerine vacip olan bir hak oldu, öyleyse kadına verilecek nafaka olmadığı durumda kadın dilerse eşiyle kalır, dilerse ondan ayrılır. (El Ümm, Daru`l Ma`rife BEYRUT c.5 s.98)
Konuyla ilgili muasır âlimlerden merhum Abdülkerim Zeydan mezhep imamlarının görüşünü ve delillerini zikrettikten sonra kendi görüşünü şu şekilde belirtmektedir:
Nafakanın verilmemesi nedeniyle kadına ayrılma hakkının verilmesiyle ilgili kesin bir delil bulunmamaktadır. Mezhep imamlarının beyanları, kendi içtihatlarıdır. Böyle bir durumda kadına boşanma hakkının verilmesi ruhsattır, kesin amel etmesi gereken bir durum değildir. Eğer sabrederse, kendisi için daha fazla ecir vardır. Zira rivayet edildiğine göre Hasan-i Basrî`ye, eşinin nafakasını veremeyen bir adam soruldu. Kendisi “(kadın) sabretsin, Allah`tan korksun, eşi de kendisine gücü nispetince baksın” dedi. Ancak kadın dayanamayacak bir durumdaysa, halini mahkemeye arz eder. Mahkeme onları ayırır. Dolayısıyla -kadının sabretmesinin daha güzel olmasıyla birlikte- tercih edilen görüş cumhurundur. (El Câmi` Fi`l Fıkhi`l İslâmî c.7 s.478).
Sonuç olarak; memleketimizde de çoğu kere şahit olduğumuz meselelerden biridir nafaka mahrumiyeti… Maalesef öyle sorumsuz kocalar vardır ki nafakanın, kendisi üzerine vacip olduğundan bile bihaberdir. Öyle ki ciddi manada mağduriyet yaşayan kadınlar, kendileri için çözüm olarak şer`î bir dayanak beklentisi içerisine girmektedirler. İslam`ın kendileri için verdiği çözüm yukarıda geçtiği gibi; koca gerçek manada fakirse, sabretmeleri; değilse, direkt ayrılma talebinde bulunmalarıdır.
Söz konusu ayrılmayla ilgili mezhep imamlarının iki görüşü bulunmaktadır; Hanbeli ve Şafii mezhebine göre bu ayrılma fesihtir, boşanma değildir. Dolayısıyla erkek sonradan dilerse eşine yeni bir nikâhla dönebilir. Talak sayısı da hiçbir şekilde eksilmez. (Muğni`l Muhtâc, Hatip Eş Şirbînî c.4 s.854) Maliki mezhebine göre ise bu bir talak sayılır. Erkek dilerse eşine geri döner, dilerse iddetin bitmesini bekler ve sonrasında tamamıyla boşanma gerçekleşir.